5 Farklı Sebeple Neden Puslu Kıtalar Atlası Okumalıyız?

Editör:
Deniz Filiz

Puslu Kıtalar Atlası İhsan Oktay Anar‘ın kaleminden okuduğumuz sürükleyici, gerçekliğin içinden ve de dışından olaylarla donatılmış başarılı bir roman olarak tanımlanabilir. Eser; Uzun İhsan Efendi, Bünyamin, Arap İhsan Efendi, Ebrehe gibi farklı ve derinliği bol pek çok kahraman barındırmaktadır. Okuyucusuna kendini hayatı boyunca unutturmayan bu romanı okumaya değer kılan 5 farklı sebebi sizler için derledik.

1. Tarihi Gerçeklik

Osmanlı Döneminde Galata tumblr

Roman, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun değerli yerleşkesi olan Galata’da geçmektedir. Romana oldukça dengeli ve etkili bir bakış açısıyla yedirilmiş olan Galata, olay örgüsü ve karakter derinliği göz önünde bulundurularak seçilmiş; bu seçime İhsan Oktay Anar’ın tarihi bilgisi de katkı sağlamıştır. Romanı tahlil etmek adına masaya yatırdığımızda Anar’ın bilgi birikimini çok iyi bir okuyucu olduğuyla bağdaştırabiliriz, Puslu Kıtalar Atlası; Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sini okuyup çok iyi kavrayan bir yazara borçludur varlığını. Bu nedenle tarihin önemini kavramış olan yazar, bunu eserinde bizlere göstermekte çekinmez.

Romanda belirgin ve oldukça önemli bir yer tutan betimlemeler Osmanlı çarşılarının hareketliliğini, seyyar satıcıların telaşını, Konstantinopolis’in yüceltilmiş kalıntılarını ve hatta İstanbul’un sokak hayvanlarını dahi resmetmektedir hayalimize. Öyle ki romanda anlatılacak hikayenin ortaya çıktığı dönem ve ortam bize yaşanacaklar hakkında fikir sahibi olma şansı verir. İçerisinde gerçeküstü, fantastik sayılabilen ögeler barındırmasına rağmen bu roman tarihi gerçeklik unsuru sayesinde tarihin içerisinen taşan bir eser olarak görülebilir. Tarihe ilgi duyan herkese büyük bir zevk verecek olan bu kitap, her okuyucuya edebi değerinin yanında tarihi öğrenme merakı ve sevgisi kazandıran bir güce de sahip.

2. Felsefe Ruhu

Descartes worldhistoryorg

İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası romanı şüphesiz kendi birikimini bize yansıtan en önemli kanıttır, buna örnek olarak romanın temelini oluşturan felsefe teması verilebilir. Anar, uzmanlığını felsefe alanında kazanan bir yazar olarak felsefe gerçeğini eserinin bütününe yayarak okuyucuya açtığı kapının ardında felsefenin, düşünce biliminin olduğunu sezdirir. Bunu yaparken var oluş felsefesini ele alır, romanda Rendekâr ismiyle düşünceleri aktarılan filozof hepimizin tanıdığı R. Descartes‘ten başkası değildir. Akıllarımıza kazınan ve felsefi hayatını özetlemek amacıyla öğretilen “Düşünüyorum, öyleyse varım.” cümlesi kitabın genelinde hedef alınarak üzerinde sorgulamaya imkan sağlayan olay diziniyle bizleri içine sürükler.

Romanın temeline oturtulan felsefe, Uzun İhsan Efendi‘nin içtiği büyülü ilaç ile uykuya dalması ve bununla birlikte uzun süren rüyalar görmesine dayandırılır. Öyle ki İhsan Efendi rüyalarını kontrol ederek onlardan çok şey öğrenmektedir, bu öğrendikleri ile puslu kıtalar atlasını yazmayı hedeflemektedir. Uzun İhsan Efendi düş gücüyle yaşamayı, öğrenmeyi bir alışkanlık haline getirir ve bu alışkanlık sorgulamaları da yanında getirir. Romanda okuduğumuz olayların birer düş mü yoksa gerçeklik mi olduğu sorusuna kapılırız, bir yandan ise romana yedirilen aforizmalar ile sorgulama odağımız yeni konulara kayar. Örneğin Descartes‘i okuyan kahramanımız da bizim gibi sualler peşine düşer:

“Her bilgiden şüphe eden Rendekâr, şüphe ettiğinden şüphe edemiyor; ve bundan da kendisinin var olduğu sonucunu çıkarıyordu. Rendekâr düşünüyor olmasından var olduğu sonucunu çıkarıyor. Ben de düşünüyorum; dolayısıyla varım, ama kimim?

3. Deneyimin Önemi

Puslu Kıtalar Atlası Halkbank Kültür Yay İlban Ertem

Belirttiğimiz gibi insanın en sık sorguladığı ve aynı zamanda anlaşılması en güç sorudur kişinin benlik arayışı. Romanda bu arayış Bünyamin karakteri üzerinden okuyucuya sunulur. Onun kendi bilinci ile yapmak istediği benlik arayışının temelinde bir “anlam” bulunmaktadır. İnsanın kendini tanıyıp bilmesi, benimsemesi çabası aynı zamanda onun kendisi dışındaki her şeyi kendi vizyonu ile anlamlandırıp kabul etmesi, öğrenmesi anlamına gelmektedir. Bu önem taşıyan faaliyet ise bizlerin lügatında “yaşamak” olarak adlandırılır. İnsanın var oluşu bu çabada gizlidir Ortega Gasset’a göre, ve de bu çabayı ortaya çıkaran yegane sebep ise insana biçilen merak duygusudur. İhsan Oktay Anar da merak duygusunu romanda sık sık kullanmış, okuyucu uyanık tutmayı başarmıştır. Bizler kitabı okurken “şimdi ne olacak” sorusuna sık sık yakalanırız fakat en temelde cevabını aradığımız soru, kitaptaki karakterlerle de paralel olarak “gerçek olan ne” sorusudur.

Merak duygusu Bünyamin’in zihninde ateşlenir ve ortaya çıkan sıcaklık deneyimleme isteğini beraberinde getirir tıpkı kimyasal bir tepkime gibi. Lağımcılara katılıp dünyayı tanımak isteyen Bünyamin’e babası şu sözleri söyler:

“Sana izin veriyorum, git. Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun bin bir halinden korkma.

Bu sözlerden de anladığımız gibi Uzun İhsan Efendi kendi bilinçaltında, rüyalarında yaşadıklarının pişmanlığını çekmektedir. Öyle ki dünyanın ona vereceği acılarına dahi özlem çekmektedir. Bunun sonucunda oğlunu yaşamaya, denemeye, hayrete düşmeye teşvik eder. Bünyamin’in evden ayrılıp lağımcılar ile çalışmaya başlaması ona dünyanın hallerini gösterecek, gerçekliğin algısını resmedecektir. İyi, kötü, güzel, acı her şeyi içerisinde barındıran bu dünya yaşanmaya değer bir yerdir. Bu dünyaya şahit olmak büyük bir şanstır, aynı zamanda bir ibadet olarak kabul görmektedir. 

“Yaşanılananlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya’nın şahidi olmaktı.”

4. Kitabı Zenginleştiren Alıntılar

Simurgu Arayan Kuşlar ai

Puslu Kıtalar Atlası ilk sayfasında art arda verilen alıntılarla okuyucuyu karşılıyor. İlk alıntı ise şöyle: “tui lecent oculi / sicut solis radii / sicut splendor fulguris / lucem donat tenebris” çoğumuza merak aşılayan bu giriş Carmina Burana‘dan alınmış bir kısımdır. Roman, benzerlerinden çok daha ayırt edici olduğu bu Latince dizeler ile de gözler önüne serer ve bizlere öğrenmek adına ilk adımı attırır. Dizelerin anlamını öğreniriz ilk olarak:

“Senin karanlıktan uzak
Erdemli gözlerin
Karanlıkta
Güneşin ışıkları gibi parlıyor.”

Bu kesiti kutsal kabul edilen İncil’de geçen iki alıntı takip eder. Öyle ki dini alıntılar ve metinler arasılık kullanımı romanın geri kalanında sık sık karşımıza çıkan tekniklerdir, okumanın yanında zihni açmayı da hedefleyen Anar; bunları amacına ulaşmak için kullanır. Din kavramı sorgulamaya açık olduğu gibi sorgulamayı da emir haline getirir, yazarımız da bu emri okuyucuya yöneltir verilen kesitler ile kitabın en başında.

“Boşluğun üzerine kuzeyi yayar
Ve hiçliğin üzerine dünyayı asar”

Eyüb 26:7

“Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl düştün! Sen ki, milletleri devirdin, nasıl yere yıkıldın! Ve kendi yüreğinde derdin: Göklere çıkacağım, tahtımı Allah’ın yıldızları üzerinde yükselteceğim ve ta kuzeyde cemaat dağında oturacağım: Bulutların yüksek yerleri üzerine çıkacağım, kendimi Yüce Allah gibi edeceğim”

İşaya 14:12

Puslu Kıtalar Atlası yalnızca romanın aktardığı olay zincirinden değil, bu olayları süsleyip dolduran pek çok düşünceyle bizi sorgulamaya ve öğrenmeye itiyor. Bu güce sahip oluşu okuyucuyu yorup işini zorlaştırmaktan çok örneklerle altını doldurduğu roman işleyişini daha da mükemmel kılıyor. İçerik bir yana, düşüncelerin ortaya konuş şekli bize ifade edilenlerin gerçekliğini kanıtlıyor adeta.

“Ey kör! Aç gözlerini de düşlerden uyan. Simurg’u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağına varamasan bile hiç değilse evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip her gün evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi?”

5. Romanın Yeni Boyutu: Çizgi Roman

İlban Ertemin Kaleminden

Puslu Kıtalar Atlası’nın edebiyat severlere önerilecek en sürükleyici Türk romanlarından olduğu kesin. Bu ödüllerle taçlandırılmış roman, aynı zamanda çizgi roman türünde de kendini ifade etme şansını yakaladı. Ünlü karikatürist İlban Ertem‘in kaleminden onca tarihi, felsefi, maceracı detayı okuyup incelemek romanın etkisinden çıkamadığımız büyüsünü kat ve kat arttırıyor. Onca roman arasından kendine çizimin unutulmaz gücüyle yeni bir boyut kazandıran Puslu Kıtalar Atlası, şimdi de siz kıymetli okuyucuların okuma listesine doğrudan adını yazdırmayı bekliyor.


Kaynakça:

Atay, Selçuk, Uzun İhsan Efendi’nin Monolojik Sesi: Puslu Kıtalar Atlası, Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2019, web,  27 Aralık 2024.

Tarih Obası, Puslu Kıtalar Atlası – İnceleme, 10 Ağustos 2024, web, 22 Aralık 2024.

Anar, İhsan Oktay, Puslu Kıtalar Atlası, İletişim Yayınları, 1995, web, 22 Aralık 2024.

Sinsoysal, Betül, Arslan, Nihayet, Puslu Kıtalar Atlası Romanında Bünyamin’in Yolculuğunun Kahramanın Sonsuz Yolculuğu Bağlamında İncelenmesi, Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2022, web, 1 Ocak 2025.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks