5 Farklı Sebeple Neden Özdemir Asaf Okumalıyız?

Editör:
İclal Yaka

Herkesin içinde bir yerlerine dokunabilmeyi başarmış, masum duyguların sözcüklere dile gelmesine sebep olmuş, çeşitli şiirleriyle herkesin kalbinde yer edinen, kendine özgü yazım diline sahip, hepimizin aklından çıkmayan o şiiriyle sevdiği kişinin adını bile söylemeden usulca uğurlayan naif bir şairdir Özdemir Asaf.

Mevsimlerden sonbaharın bize tatlı tatlı gelişi, yağmur seslerinin yürürken, uyanırken verdiği hazlarla içimiz dolarken, Eylül ayı bize tüm güzellikleriyle gelmeye başlamışken, biz neden Özdemir Asaf’ın kitaplarıyla eşlik etmiyoruz bu aya?

Okuyanların bir daha okumak isteyeceği ve kitaplığında baş köşesine koyup altını defalarca çizeceği sözleri olan Özdemir Asaf’ın yazım dilini, okuyanları ve sevenleri Asafça olarak isimlendirir. Herkesin ona bu isimle yaklaşması bile onun bilindik duyguları bambaşka hislerle ve zengin kelimelerle ustaca anlatması ve kendiliğinden özgünlük kazanmasıyla gerçekleşmiştir. Kitabını aldığınızda hiç kimseye ödünç bile vermeyeceğiniz bu kişiyle ve yazımıyla tanışma vakti: Özdemir Asaf ve onun biçimi.

1. Başka ve Farklı Zamanlarda Özgünlük Anlayışı

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

İçimdeki ses beni harap ediyor. Diyor ki çabuk ol. Aradığın, istediğin kitaplar
tükeniyor. Kapışıyorlar onları. Yeni gazeteler çıkıyor. Ne mevzular var, ne makaleler var, göremiyorsun. Yeni kitapları kaçırıyorsun. Zaman geçiyor, geçtikçe de o kitaplar, dergiler, gazeteler dağlaşıyor. Biraz daha gecikirsen yerinden kımıldatamayacaksın. Çabuk ol!

Özdemir Asaf‘ı tanımamış ya da onunla tanışmamış olanlar onu ancak kitaplarıyla ve şiirleriyle zaman geçirerek onun şahsına münhasır bir kişilik olduğunu keşfedebilir. Yukarıdaki sözlerden de anlaşılacağı gibi kendisinin okuma aşkı ve merakı bambaşka bir seviyededir. Okumaktan büyük bir haz duyan şairimizin satırların arasında geçen yollardan büyük bir tecrübe kazandığı aşikardır. Okuma ile gelen bu tecrübeninse onun yazım diline etki etmemesi mümkün değil.

Özdemir Asaf’ın yazım biçimine bakmadan önce etkilendiği alanlardan biri de egzistansiyalizm akımıdır. Bu akım Almanya’da var olmuş ve çevre ülkelere yayılmıştır. Akıma mana açısından yaklaşırsak; insanın bireysel kimliğine ve varoluş kimyasına yönelik özüne dönüş çabası diyebiliriz. Bu çerçevede baktığımızda; şairin insana yönelik duygusal konuşmalarla yüklü şiirleri, özgünlük açısından da anlam kazanmıştır.

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Her ne kadar bu akım bireysellik ile ön planda olsa da bireyin önce kendini gerçekleştirip sonrasında toplumu ortak bilinç yönünden oluşturma çabasıyla da ön plana çıkar.Bu kapsamda şairin şiirlerinden birine bakalım.

Kendimizden bir adadayız,
Dört yanımız başkalarından.
Aynı önemli kapıdan giriyoruz,
O eski, o beyaz kapıdan.
İlkin yıllar üstünde
Bizi ayıran bir dünya vardı, adımıza kurulu.
Burada yıldaşlarımız soyunup-giyiniyor,
Bilinik kılıyor birbirimizi.
Bir hastalık bulaşıyor anlamlarımıza,
Büyümsümeye vardırıyor yinlerimizi.
Ben sınırlanıyorum göz göre göre,
Kardeşleşmemiz ayrıklaşıyor,
Kopuyor kan.
Sen konuşmadan duruyorsun senelerce karşımda.
Kalımsız bir anıtsın gençlikten, kitapsızlıktan.
Başkalarından bir adadayız,
Dört yanımız biz gibi insandan.
Aynı önemsiz kapıdan çıkıyoruz,
O eski, o kırmızı kapıdan…
-Yanılgı-

Şiire özgünlük ve egzistansiyalizm künyesinde bakarsak şiir, bireysel duygularımızdan genele hitap eden ortak duygularda buluşturuyor bizi. “Bir hastalık bulaşıyor anlamlarımıza” dizesi nasıl anlam yüklü, dolu dolu, tokat gibi keskin ve sert, acısı sonradan anlaşılan bir dize! Şiirden beni alıp götürüp tekrar getirdi buralara. Bu dize de kuşkusuz şairin deneyimlerinden gelen sözlerin bir imzasıdır.

“Ben sınırlanıyorum göz göre göre” Buradaki dizeden de egzistansiyalizm duygularını hem bireysel yönden hem de toplumcu açıdan hissedebiliyoruz. Öncesindeki ve sonrasındaki dizeler, bu akımdan şairimizin kaleminin etkilendiğini gösterir niteliktedir.

2. Özlem Duygusuyla Bütünleşmesi

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Özdemir Asaf her ne kadar Cumhuriyet Dönemi yazarlarından olsa da etkilendiği ve kaleme aldığı başka akımlar da vardır. Son Buluşma adlı şiirindeki gibi birçok yönden Garip akımından etkilenmesi; hem özlem duygusunu içlerimize nakış gibi işletmesi hem de özgünlük katarak yoluna devam etmesi, onu bizim hafızalarımızda silinmez kılıyor.

Özlem duygusu ile bütünleşik bir ruh hâli çizen şairimiz, Lavinia adlı şiiriyle özlem duygusunun yanı sıra okuyanların kendilerinde kaç zamandır hissetmeyi unuttuğu birçok duyguyu da hatırlatmak istemektedir. Lavinia bambaşka bir şiirdir; sevginin bambaşka tonlarından, henüz keşfedilmemiş diyarlarından rüzgarın hafif hafif esmesi gibi esintiler sunar bize. Asaf, bu duyguyu nasıl hissetmemiz gerektiği ile ilgili edinimler sunmuş gibidir sanki. Okumak isteyenler şiiri biliyor!

Sesin belki güzeldir, sesin belki tatlıdır.
Belki gözyaşlarında bir ferahlık saklıdır.
Hem bazan da ayrılık öylesine gelir ki,
Bir gelin gibi duvaklıdır..
-Son Buluşma-

“Son Buluşma” adlı bu şiirinin son dört dizesine özlem duygusunu sığdırmaya çalışmış şair. Karşısındakine giderken bile güzellemeler yaparak uğurlayabilen düşünceli bir insan Özdemir Asaf. Özlem duygusunu bize sevdiren şair aynı zamanda o duyguyla daha da iyi bir insan olma yönünde yürümektedir.

3. Tematik İstikametten Yaşama Bakışı

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Cumhuriyet Dönemi şairlerinden olan Özdemir Asaf’ın doğumu da Cumhuriyet’in ilk yıllarına yakındır. Çocukluğu Cumhuriyet’in kuruluşunun ve ilk yıllarının güzelliği ile geçen şair, bu yılların yaşama bakışı yönünde umutlu ve okumaya merak dolu etkisine gençlik yıllarının verdiği heyecan da eklenince bambaşka bir hayat bakışı ve şiir düzeni ile karşımıza çıkar. Şair her ne kadar hayatının ilk yıllarında babasını kaybetse de hastalığının sebebiyle Galatasaray Lisesinde devam edememiş ve  Kabataş Erkek Lisesine geçmiş olsa da hayatın bu olumsuzluk dalgalarından, dolu dizgin şiirleriyle yüzerek karşımıza çıkmayı başarmıştır.

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Hey benim koca kafam.
Tadlar ağzımın içindedir,
Duramaz.
Sesler kulaklarımın derinliğindedir,
Uçamaz.
Kelimeler dilimin ucundadır,
Kalamaz.

Hey benim koca kafam.
Altmış iki santimlik başım..
Saçlar sakallar içinde,
Erkek omuzlar üstündedir.
Bir bedenim var ki,
Merd sevgiler peşindedir.
Aşklar içimde,
İnsanlar yanımdadır.
Hiç biri uzaklaşamaz.
Demir gibiyim onlarla.
Yok etmek isteyen yıkamaz.

Bak yüzüme, bak sözüme,
Dünya kaçtı gözüme;
Çıkamaz.
-Şarkım-

Şarkım” adlı şiir, şairin ilk şiir kitabı olan “Dünya Kaçtı Gözüme” adlı kitabındandır. Şiirin kitabına en dışarıdan baktığımızda bile şairimizin şiir yazma arzusunu, okuma merakını ve yaşamının en başları olması sebebiyle hayata karşı çizdiği mutlu portreyi görürüz. Şiir kitabının ismine baktığımızdaysa yaşama bir zamanlar ne boyuttan baktığını rahatlıkla görebiliriz.

Şair, şiir kitaplarına ve başlıklarına sarsıcı, şaşırtıcı ve bambaşka nitelendirmeler yapmaktan vazgeçmemiştir. Vurgulamalarını, kelime tekrarı ve anlamca pekiştirme yoluyla yapmayı şiir tekniğine kazandırmıştır. Yukarıdaki şiir başlığı da en az yaşama bakışı kadar güçlü ve zamanın kıymetini bilecek değere sahip.

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü 

Şair, şiir başlıklarına da vurgulayan tonlamalarda isimler ile yer vererek yaşamın değerini bize sunmaktadır. “Bugün ve Bugün ve“Aaaaaa” adlı şiir başlıklarına baktığımızda şairin yaşamı algılayış ve esinlenişi açıkça anlaşılmaktadır. Başlıklarına; yaşamın değerine kıymet vermesi ile mana yüklü isimler göze çarpmaktadır. Şairin yaşamı, ana başlık olarak hayatına attığını görülmektedir.

4. Yalnızlık ve Taşınan Yalnızlık Duygusunu Yansıtışı

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Şairin yalnızlık duygusu ile tanışması, hayatında yaşadığı bazı olaylardan etkilendiğini ve bunlarla ilişkilendirildiğini düşünmek hiç de yanlış olmayacaktır. Özdemir Asaf, Lavinia adlı şiirini ithaf ettiği kişi olan Mevhibe Bayat‘a hayranlık duyar ancak Türkiye’nin ilk kadın fotoğraf sanatçılarından olan Yıldız Moran ile de yakın arkadaştır. Sabahat Selma Hanım ile evli olan şairin hayatının en uç noktalarında bu üç kadın etkisini göstermiştir. Hayatında önemli yer tutan bu üç kadınla zaman zaman yolları aşkla kesişse de ayrılıklar da hayatında olacaktır ve şair yalnızlık duygusunu tadacaktır. Hatta Mevhibe Hanım’ın ilk evliliğini İlhan Selçuk ile yapmış olması da Özdemir Asaf’ta birçok duygunun körüklenmesine sebep olacak, şiirlerine anlam üstüne anlam katacaktır. İsveç’e Mevhibe Hanım’a yolladığı bir mektubu “senelerdir süren hikâyeler” diyerek isimlendirmesi onun hissettiği duyguların bir tercümesi aslında.

“Bedenim dinlendiği zaman kafam en tehlikeli düşüncelerle yorgun.
Bedenim en tehlikeli işlerle uğraşırken zihnim dinleniyor.”

Özdemir Asaf yine kelimeler arası gelgitler yaparak bize zihnindeki yolculuğa ait anlarından bir perde sunuyor sanki. Bedeni ve zihni arasındaki çıkmazlıklara şiir yoluyla yazarak cevap bulmaya çalışıyor belki de.

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Hem siz evler yapın ben göreyim,
Hem geçerken bakayım önlerinden,
Hem sizi bilmesinler isteyorsunuz,
Beni özlediğinizi, pencerenizden.

Göz caddemde geziniyorsunuz.
Ben iki olamam ki…
Sizleri doyurmadan.
-Yalnızlığın Serenadı-

Yalnızlığın Serenadı” adlı şiiriyle şair; yalnızlık ile kendisi ve okurları arasında bir yerlerde dolanmayı seçiyor. Hem yalnızlık duygusuna fırça atarken buluyor kendini hem de okuruna söz söylemeden de geçmiyor sanki. Bir bakıma okurun tek başına oluşunu hem yeriyor hem de sözleriyle kucaklıyor.

Şiir başlığına en az yalnızlık duygusu kadar güçlü bir isimlendirme de yapmış. Şair, yalnızlığın insanın içindeki ruh hâlinden dışarıya akışını farklı bir bakış açısıyla adlandırmışa benziyor. Belki de kalabalıklar içinde gezenlere, yalnızlara bir güzelleme yapıyor; belki de yalnızlığın kuvvetli, kasvetli yanını ortaya çıkarmaya çalışıyor.

5. İkilemlerin Çıkmaz Sokaklarında Dolanışı

Özdemir Asaf Şiir ve Düşünce Kulübü

Şairimiz gençlik ve öğrencilik yıllarında hayatına İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanarak devam eder. Burada yaşadığı haksızlık onun hayata karşı farklı bir noktadan bakmasına sebep olur. Sevdiği insan Sabahat Selma Tezakın ile bu okulda tanışan şair, evlenmek istemektedir. Selma Hanım’ın babası, Özdemir Asaf’a okulu bitirmesi şartı ile evleneceklerini söyler. Okul ile pek arası olmayan ve notları iyi olmayan şairimiz, okulu bitirmeye kararlıdır ancak son gireceği sınavda arkadaşlarının sınav kağıdına itiraz etmemesi ile okulu bitiremez. Öğretmenleri ortak girilen sözlü sınavda yanlış puanlama yapınca, düşük puanı alan ve geçeceğine kesin gözüyle bakan ve itiraz etmeyen şairimiz sınıfta kalır. Okula karşı soğuyan şair, aynı zamanda arkadaşlarına da karşı üzüntü duyar. Liseden kalma okul değiştirme anıları ile zaten hayatı  güçleşen şairimizin bir de arkadaşlarından böyle bir kötülük görmesi onun hayatında arada kalışlarına, yalnızlık duygusu ile birleşmesine, sonu bitmeyen sorularda kendini bulmasına sebep olacak ve şairin yazım diline de etki edecektir. Hepimizin hayatında küçük gördüğü bu olaylar aslında hayatımızın belli noktalarında yol ayrımları olduğunu bize göstermektedir.

Özdemir Asaf dostlarla  derin mevzularda hasbihâl ederken Şiir ve Düşünce Kulübü

Yapışa yapışa görüyorum.
Evler sürtüne sürtüne geçiyor yanlarımdan.
Duvarlar derilerimi kanatıyor.
Kümelenip sırtıma biniyor bulutlar
-Birikik İnsan Şarkısı-

Birikik İnsan Şarkısı” adlı şiirinde, ikilemeler eşliğinde şiirine mekansal boyutta duygu katarak yalnızlık ve arada kalışlarını ifade etme yolu olarak seçmişe benziyor. Yaşadığı duyguyu ya da anılarını hissettiği mekanda yoğunlaştırarak mekansal betimlemelerle ifade ediyor. İç bunaltı havası hakim olan son dizesi, şairin ruh hâlini yansıttığı görülüyor. İnsanın duvar ile olan kavgasına, dizelerinde farklı nitelendirmeler yoluyla yer veren şairin derdinin içinde büyüyüp taştığını ve bir bakıma abartma yaptığını söylesek yanlış düşünmüş olmayız sanırım. İnsanın sokaklarda, elini bir tırtıklı taş eve dayamasına ve soluklanmasına da farklı bir ifade geliştirmiş.

Özdemir Asaf, “Poligon” başlıklı yazısında, çağımızı “düşünmeden konuşma ve yazma” çağı olarak tasvir eder. Umarım onun dolu dolu yaşamını, eserlerini ve anlatmak istediklerini bir nebze olsun okur, düşünür, anlar, hisseder ve insan olduğumuzu tekrar hatırlarız.

Bende de önemli bir yere sahip olan bu güzel şairimize yazımızda yer vereceğimiz bu son şiiriyle, bu durakta şimdilik iniyoruz ve ayrılıyoruz; devam etmek isteyenlere Eylül ayı geçmeden Özdemir Asaf şiirleri sizi bekliyor olacak.

Bir yer vardı orada iyi adamlar, atlar
Bir tarihi oklarla, yayla vurguladılar
Sonra ben tutuklandım, o adamlar, o atlar
Uykusuz gecelerin yarı içinde taylar
Sağrısı geniş birer kısrak oldular
Sonra ben çıktığımda onlar içeri alındılar

O iyi adamlar
O iyi atlar
kendileri de gittiler
-Çalkantı-

Bu şiiri açıklamak ve yorumlamak yerine sadece sevenlerine bırakıyorum. Herkes biraz da  şiiri kendi içinde hissetsin, düşünsün, yaşasın öyle değil mi?

Onu kendi sesinden hiç duymayanlara da tanışmaları için işte bir fırsat!

Kaynakça:

  • Durmuş, Gökay. “Özdemir Asaf (Şair, Hikâye Yazarı ve Denemeci Olarak)”. Doktora Tezi. 2012.
  • Atalay, Yakup. “Popüler Bir Şair Olarak Özdemir Asaf ve Şiirlerinde Yalnızlık Teması”. İnsan ve Sosyal Bilimler Dergisi 2.1(21.05.2019):271-280
  • Turna, Murat. “Özdemir Asaf’ın Sanatı”. Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 11. 1(2022):45-69
  • Kızılkaya, Elif. “Özdemir Asaf’ın Şiirlerinde ve Nesirlerinde Sıfat Tamlamaları”. TÜRÜK
    Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 4.8(2016):29-43
  • Durmuş, Gökay. “Özdemir Asaf Şiirinde Egzistansiyalist Ögeler ve Kendilik Kavramı”. 8.1(2013):1269-1290
  • “Şiir ve Düşünce Kulübü”. Facebook. Web. 01.09.2024
  • “Özdemir Asaf”. TRT Arşiv. Youtube. Web. 01.09.2024
Ahmet Şendil
Ahmet Şendil
Ne mahir dünya bu!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Amerikan Edebiyatında Ünlü Hikâye Yazarları

Amerikan kısa hikâyeciliği, bireysel ve toplumsal gerçekleri derinlemesine işleyerek edebiyatta kalıcı izler bırakmıştır.

Toni Morrison Eserlerinde Kadınlara Yönelik Baskının İşlenişi

Toni Morrison'un eserlerinde kadınlara yönelik ırk ve cinsiyet temelli baskıları ve mücadeleleri inceliyoruz!

The Silence of the Lambs: 90’ların Unutulmaz Korku Filmi

90'lara ve sonrasına damga vuran The Silence of the Lambs filmini ve etkileyici karakterlere hayat veren başrol oyuncularını kısaca tanıyalım.

Tomorrowland Masalı: Belçika’nın Ritimleri

Tomorrowland, bir hayalin mekâna dönüşmüş hali, müziğin ülkeleri aştığı bir geçit töreni, Belçika’nın yeşil kalbinde atmaya devam eden dev bir masal.

Dope Thief Dizi İncelemesi : Sahte Rozet, Gerçek Aksiyon

Sahte DEA rozetleriyle karanlığa dalan Ray ve Manny'nin nefes kesen hikayesi Dope Thief'i mercek altına aldık!

Zülfü Livaneli – Güneş Yine Doğacak | Şiir Tahlili

Zülfü Livaneli’nin 2013 yılında yayımladığı “Güneş Yine Doğacak” adlı şiiri; barış, eşitlik ve kardeşlik temaları edebi ve simgesel açıdan ele alır.

Hal Hal: Barış Manço’nun Neşeli Bir Mirası

Bu yazıda, "Hal Hal" albümünün müzikal yapısını ve yıllar boyu bizlerde bıraktığı etkiyi inceliyoruz.

Pop Rock Türüne Ait En İyi 12 Yabancı Şarkı

Pop rock türüne damga vurmuş 12 muhteşem parça sizlerle.

Stil İkonu Prenses Diana: Moda Tarihine Geçen Görünümler

Kalplerde taht kuran Prenses Diana’nın özgün seçimleri ve zamansız zarafeti…

Sinema ve Renk Psikolojisi: Filmlerde Renk Kullanımı İzleyiciyi Nasıl Etkiliyor?

Sinemada renkler anlatımı derinleştirerek izleyicinin duygu ve düşüncelerini etkiler. Bu, filmle kurulan bağı güçlendirir ve anlamın görsel yolla aktarımını sağlar.

Editor Picks