“Bir varmış, bir yokmuş… “ Bu sözlerle başlayan masallar, yüzyıllardır çocukların ve yetişkinlerin hayal dünyalarını zenginleştirmiştir. Bize okunulan, anlatılan ya da bizim okuduğumuz masallar küçüklüğümüzü süslemiş aynı zamanda hayal gücümüz için harika birer kaynak oluşturmuşlardır. Bu nedenledir ki “Bir varmış, bir yokmuş…” sözleri bize artık nostajik hissettirmektedir. Düşündüğümüzde o günler çok geride kalmış gibi gelse de masalları dinlemeyi ve bunlarla ilgili hayal kurmayı seven küçük bizler hala içimizde bir yerlerde. Belki de içimizdeki bu küçük çocukları bulmanın ve onları mutlu etmenin zamanı gelmiştir…
Farklı kültürlerde ve dönemlerde ortaya çıkmış olmalarına rağmen, masalların insanları bir araya getiren ortak temaları vardır. Aşk, iyilik, kötülük, sevgi gibi evrensel temalar her kültürde farklı şekillerde işlenmiş ve anlatılmışlardır. Belki bu yüzdendir farklı kültürde yazılan masalların her kültürden kişiler tarafından okunup anlaşılabilmesi. Masalların yaratıcılığı, hem eğlendirip hem öğretmesi de onu evrensel yapan ana unsur olmuştur.
Masal okumanız için nedenleri, bir yetişkin olarak masal okumanın neden önemli olduğunu ve hayatımıza ne gibi katkıları olduğunu sizler için derledik.
1. Hayal Gücünü Besler
Masallar, bizi fantastik diyarlara, farklı kültürlere ve sıra dışı karakterlere götürür. Bu sayede hayal gücümüz gelişir ve yaratıcılığımız artar. Bizler büyüdükçe hayal kurmayı, olumlu düşünebilmeyi ve hayattaki hayallerimizden yavaş yavaş ayrılmak zorunda kalabiliyoruz. Büyüdükçe, bizlere hayal kurmanın, hayallerimiz için çalışmanın ya çocukça olduğu söyleniyor ya da bizlere bunun için fırsat verilmiyor, çoğunlukla ikisi birden. Çocukken bütün bunlar normalken nerede tuhaflaşmaya başladı? Hayal kurmak, masallar okumak, çizgi film izlemek yetişkinler için yapılması neden bu kadar tuhaf görülüyor? Bunların herkes için normal olması ve yapılması gerekiyor çünkü bir zamanlar olduğumuz o neşe, sevinç, sevgi, hayat ve hayallerle dolu çocukların hala bunlara ihtiyaçları var. Bizim de onlara iyi bakmamız gerekiyor. Bu nedenle bize yerleştirilen olumsuz kodlamaları bir kenara bırakmalı ve bir yerden içimizdeki çocuğu mutlu etmeye başlamalıyız ve masallar bunun için çok iyi bir seçenek. Küçükken en sevdiğimiz masalları tekrar okuyarak fantastik diyarlara gitmeli, sıra dışı karakterlere bürünmeliyiz. Gerçek dünyanın sınırlarını aşarak, imkansız gibi görünen şeylerin mümkün olduğunu tekrar görmeli ve hatırlamalıyız. Bu da özgüvenimizi artırır ve sorunlara daha yaratıcı çözümler bulmamızı sağlar. Çünkü masallar sadece hayal gücümü canlandırıp beslemekle kalmaz aynı zamanda evrensel temaları farklı şekillerde işleyerek bizlere de farklı bakış açıları sunarlar.
2. Duygusal Zeka Gelişimini Destekler
Masallardaki karakterlerin duygularını anlamaya çalışırken, başkalarının yerine koyma yeteneğimiz gelişir. Bu da daha iyi ilişkiler kurmamızı sağlar. Yetişkinlikte, çocukluktaki kadar net ve basit bir çevre ve arkadaşlık ilişkilerimiz olmuyor. Küçüklüğümüzde her ilişkimizde birini, bir şeyi, bir davranışı sevmediğimizde bunu direkt olarak belirtebiliyorken ve bu çok normal bir şeyken yetişkinliğimizde ise iş, çevre, aile, arkadaşlık ilişkilerimiz içinde söylediklerimize, davranışlarımıza daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle sevdiğimiz bir şeyden ya da bir fikrimizden bahsederken çünkü bunları yapmadan önce ilk düşündüğümüz şey: “Ne derler? Ya beğenmezlerse? Ya söylediklerim hoşlarına gitmezse?” oluyor, hatta bunları en normal şeyler ve en yakınlarımız karşısında bile düşünüyoruz. Ne zaman kendimiz olmaktan korkmaya ve bu konuda dikkat etmeye başladık? İlişkilerimizde dikkat ettiğimiz çoğunlukla bu olabilir fakat asıl dikkat etmemiz gereken nokta, bu ilişkimizi anlayabiliyor muyuz, karşımızdaki kişiyi olduğu gibi görüp anlayabiliyor muyuz, herhangi bir şekilde ilişkimizin olduğu kişilerle duygusal ve empatik yakınlığımız var mı? Çünkü ilişkilerimizde empati kurmak bizi yakın kılan ve en önemli özelliklerden biridir. Masallar empati duyumuzu geliştirerek daha yakın ilişkiler kurmamıza büyük ölçüde yarar sağlar.
Masallardaki olaylara verdiğimiz tepkiler, kendi duygularımız hakkında bize önemli ipuçları verir. Bu sayede duygularımızı daha iyi yönetebiliriz. Masal, ya da herhangi bir şey okurken genellikle kendimizi yakın hissettiğimiz karakterin yerine koyarız ve bütün olayı kendimiz yaşıyormuş gibi okuruz. Bu esnada, gidişatta sevmediğimiz ya da bize uymayan bir şey olduğunda ister istemez buna duygusal tepkiler veririz. Bu duygusal tepkiler hayatımızda benzer durumlarla karşılaştığımızda nasıl tepkiler vereceğimizi az çok bize gösterir ve duygularımızı yönetmek için bize yol gösterir. Daha öncesinde masal okumanın empati duyumuzu geliştirdiğinden bahsetmiştik, aynı zamanda masallar duygularımızı fark etmemizi ve onları kontrol etmemizi de sağladığını söyledik. Peki, duygularımızın, kendimizle ilişkimizin ne kadar farkındayız ve kendimizle ne oranda empati kuruyoruz? Başkalarından çok kendimizle ilişkimizi düzeltmek, kendimizi anlamak ve kendimizle daha iyi empati kurabilmek için masal okumalıyız.
3. Dil ve Anlama Becerilerini Geliştirir
Masallar, yeni kelimeler öğrenmemizi ve dil yapımızı geliştirmemizi sağlar. Farklı kültürlerden masallar okumak yeni kelimeler, farklı betimlemeler, farklı anlatım şekilleri görerek kendimizi geliştirmemize olanak sağlar. Karmaşık cümle yapıları ve farklı anlatım biçimleriyle karşılaşarak, metinleri daha iyi anlama yeteneğimiz gelişir. Bu karşılaştığımız yeni kelimeler, cümle yapıları, anlatım biçimlerini günlük hayatımıza uyarlayarak kullanabiliriz. Bunları sevdiğimiz bir hobimizle birleştirerek yeni bir şeyler deneyebiliriz. Mesela, okuduğumuz masaldan öğrendiğimiz bir kelimeyi kendi anlayışımıza göre kendi tarzımızda çizip, boyayabiliriz. İçimizdeki çocuk buna bayılacaktır. Bunların yanında masal okumak kendimizi ifade etme becerilerimizi de geliştirir. Masalları ne kadar basit görüyor olsak da günlük hayatta onların basit ifade şekilleri çok işimize yarar çünkü her zaman kendimizi kolayca ifade edemeyebiliyoruz. Bazen kendimizi, duygularımızı ifade etmek için bir çocuk kadar açık, masallardaki gibi kırıcı olmayan o nazik ve net ifade biçimine ihtiyacımız var. Kendimiz kolayca ifade edebildiğimiz günler için masallara bir şans verelim!
4. Yaşam Becerileri Kazandırır
Masallardaki kahramanların karşılaştığı sorunları çözme biçimleri, bize kendi sorunlarımızla başa çıkmak için ilham verir. Masal karakterlerinin olayları çözme biçimleri günlük hayatta karşılaştığımız benzer olayları çözerken bize farklı bir yaklaşım açısı sunar. Bununla birlikte, masallardaki karakterlerin yaptığı seçimler, bizim de kendi hayatımızda daha bilinçli kararlar vermemizi sağlar. Belki hayat masallardaki kadar kolay değil fakat masalları, masallarda öğrendiklerimizi kesinlikle günlük hayata uygulayarak kullanabiliriz. Ve masal gibi içerikler biz farkında olmasak bile bizi bir çok açıdan geliştirir.
5. Stres ve Kaygıyı Azaltır
Masal okumak, bizi günlük yaşamın stresinden uzaklaştırır ve rahatlamamızı sağlar. Günlük hayatın koşuşturmasında fiziksel olarak dinlenmek için bile zar zor zaman buluyoruz fakat zihinsel olarak dinlenmek için ne zaman, ne fırsat ne de bunu nasıl yapacağımız hakkında bir bilgimiz var. En basitinden meditasyon fakat buna bile zaman ayıramadığımızı söylüyoruz çünkü oturup kafamızdaki düşüncelerle boğuşmak zorunda kalacağımız için aslında bunu yapmak istemiyoruz. Eğer, meditasyon konusunda böyle düşünüyorsak bunun yerine masal okumak daha mantıklı olacaktır çünkü masallar kısa ve akıcıdır, bizi alıp götürürler böylece kafamızdakilerle savaşmadan onlardan kurtulmamızı ve zihinsel olarak dinlenmemizi sağlar. Ve, masallardaki mutlu sonlar, bize hayata karşı daha umutlu bir bakış açısı kazandırır.
Farklı Tarzlarda Modern Masallar

Masallar sadece eğlenceli hikâyeler değil, aynı zamanda kişisel gelişimimiz için de önemli bir araçtır. Hayatın her döneminde, farklı yaşlarda ve farklı kültürlerde masalların büyüsüne kapılmak mümkündür. Kendimize ve içimizdeki çocuğa masalların dünyasında tekrar kendimiz olmak için bir şans verelim! Peki, siz hangi masalı okumayı tercih edersiniz? Unutmayın, okumak sadece bilgi edinmek değil, aynı zamanda ruhu beslemektir.
Ruhumuzu beslemeye başlayalım mı? O halde, klasik masalları feminist bir bakış açısıyla yeniden okumak harika olmaz mıydı? Bunun için Angela Carter tarafın yazılan “The Bloody Chamber” mükemmel bir seçenek. Bu masal, bilinen masalları daha karanlık ve yetişkin temalarıyla yeniden ele alarak bizlere farklı bir bakış açısı sunuyor. Fantastik ve bilim kurgu severler için ise Ursula K. le Guin‘in “The Wind’s Twelve Quarters” koleksiyonu bu öyküleri bir araya getiriyor. Le Guin‘in hayal gücü ve derin anlatımı, okuyucuyu farklı dünyalara taşıyor. Bir başka masalımız ise iç içe geçmiş masallardan oluşan “In The Night Garden”. Bu kitap, Catherynne M. Valente’nin tarafından yazılan ve zengin, lirik dili sayesinde okuyucuyu büyülü ve karmaşık bir dünyaya çekiyor. Eğer karmaşık fakat akıcı türler okumayı seviyorsanız kitabınız bu!