Shakespeare’in son derece yetenekli Judith adında bir kız kardeşi olduğunu hayal edin. Hayalinin peşinden koşup tiyatro sahnesinde çığır açabilir miydi? Virginia Woolf, “Kendine Ait Bir Oda” adlı denemesinde bunun imkânsız olacağını savunur. Çok büyük ihtimalle okula gönderilmeyecek, Horace ve Virgil okumak bir yana dursun dilbilgisi bile öğrenme şansı olmayacak, civardaki bir yün tacirinin oğluyla evlenmek istemediği için dövülecek ama tüm bunlara rağmen yeteneğinin gücü ve hayalinin peşinden gitme isteğiyle Londra’ya gitmek üzere evi terk edecekti.

“Kendine Ait Bir Oda” ve Woolf’un diğer eserlerinin üzerinde hayata geçirildiği yemek masasını görmek için Virginia Woolf’un hayatına kısaca göz atalım. 1882’de Adeline Virginia Stephen olarak geniş ve zengin bir ailede dünyaya geldi. 1912’de Leonard Woolf ile evlenen Virginia Woolf, genç bir kadınken kardeşleriyle birlikte Londra’nın Bloomsbury bölgesinde bir ev satın aldı. Bu onun, E.M. Forster, Clive Bell, Roger Fry ve Leonard Woolf gibi yaratıcılardan oluşan bir çevreyle temas kurmasını sağladı ve birlikte Bloomsbury Grubu olarak tanındılar.
Gerçekliğin temsil edilme şeklinin sınırlarını zorlamayı amaçlayan bir kültürel hareket olan Modernizm’i eserlerinin merkezine alan bu isimler; bilinç akışı tekniği, iç monolog, zamandaki çarpıklıklar ve çoklu veya değişen perspektifler gibi teknikleri kullanarak geleneksel kuralların keskin çizgilerle çizdiği kalıba uymayıp hayatı olduğu gibi göstermeyi amaçladılar.

Pek çok karakteri gibi Woolf’un da hayatı, 59 yaşında kendini boğmasıyla birlikte trajediyle sona erdi. Ancak o, eserlerinde acı çekmenin ötesinde umudu dile getirdi. Şimdi gelin, hep beraber Virginia Woolf’un dile getirmeyi amaçladığı umudu “Kendine Ait Bir Oda”da arayalım.
1. Edebiyatın Cinsiyet ve Toplumla İlişkisi

“Eğer bir kadın edebi bir eser yazmak istiyorsa kendisine ait bir odası ve parası olmak zorundaydı.”
Woolf, “Kendine Ait Bir Oda“da kadınların sanat dallarında, özellikle de yazarlıkta neden erkekler kadar başarılı olamadıklarını ele alıyor. Kadınların, erkekler ile hiçbir zaman aynı avantajlara sahip olmadığı için aynı standartlarla yargılanamayacaklarını savunuyor ve kadınların da kendi hayallerinin peşinden gitmesi için her kadının kendine ait bir odaya ve hayatını geçirebileceği kadar paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Öyle ki tarih boyunca kadınların belli kalıplara sığdırılmaya çalıştığına şahitlik ediyoruz: Viktorya Dönemi’nde “Angel in the House” (Evdeki Melek) kalıbıyla birlikte çocuklarını ve kocalarını hayatlarının merkezine alıp ev işleriyle uğraşması beklenen kadınlar, Orta Çağ’da ataerkil toplumun belirlediği kuralların dışına çıkıp başkaldırdığında cadı ilan edilip yakılıyorlardı.
“Kendine Ait Bir Oda,” yazıldığı dönemde ve daha önceki dönemlerde kadınların ve kadın yazarların karşılaştığı engellere odaklanıyor ve kadınların yazıya yönelmelerini engelleyen toplumsal, ekonomik ve kültürel sınırlamalar olduğunu vurguluyor. Bu nedenle kadınların yazar olarak ortaya çıkma yeteneklerinin herhangi bir içsel eksiklikten kaynaklanmadığını, ancak tarih ve toplumun kadınlara eğitim, kaynaklar ve yaratıcı alanlara erişimini sınırlayan sistematik eşitsizliklere dayandığını gösteriyor.
2. Modernist Romancının Bakış Açısı
“Bunca kağıdın içine gömülü hakikat zerrelerini nasıl bulacağım?”
Modernizmin en önemli temsilcilerinden biri olan Virginia Woolf, geleneksel anlatı yapılarına savaş açar çünkü ona göre “Hayat simetrik olarak sıralanmış bir dizi lambadan ibaret değildir; hayat, bilincin başlangıcından sonuna kadar bizi çevreleyen, ışık saçan bir hale, yarı şeffaf bir zarftır.” Öyle ki romancının görevi durmadan değişen, meçhul ve sınırları çizilmemiş ruhu, olabildiğince yabancı ve dış ögeler karıştırmadan anlatmaktır.
Virginia Woolf’un içine sığamadığı bu kuralları göz önünde bulundurduğumuzda “Kendine Ait Bir Oda,” diğer denemelerden bir noktada ayrılıyor: Judith Shakespeare adında hiç var olmamış kurgusal bir karaktere hayat verip sonra bu hayatı ondan alarak, okuyucuya vermek istediği mesajı hem güçlendirip hem de deneme yazısında farklı bir anlatıma yer veriyor.
3. Woolf’un Diğer Eserlerine Derinlik Katması
“İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var, ne de bir sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı.”
Virginia Woolf, hem kurgu hem de deneme türlerinde eserler üreten bir yazar olarak, yazdığı denemelerin düşünsel derinliğinin kurgusal eserlerine de yansıdığını görmekteyiz. Örneğin, “Modern Fiction” (Modern Kurgu) adlı denemesinde gerçeğe yakın bir karakter yaratmanın inceliklerinden bahsederken, bu düşünceyi “An Unwritten Novel” (Yazılmamış Bir Roman) adlı kısa öyküsünde açıkça görmekteyiz. Trende karşısında oturan ve üzgün görünen bir kadının üzüntüsünün kaynağını merak eden anlatıcı, kendisini bu düşünceye o kadar kaptırır ki karşısındaki kadının adının Minnie Marsh olduğuna inanır ancak kafasındaki yalnız ve üzgün kadın imajı, aslında Minnie Marsh olmayan kadının oğluyla sarılması ile yerle bir olur: Minnie Marsh diye biri aslında hiç var olmamıştır. Böylelikle gerçek ile düşünce arasındaki ince çizgiyi başarıyla işler.
Öte yandan “Kendine Ait Bir Oda”nın izlerini de “A Society” (Bir Topluluk) isimli kısa öyküsünde rastlamak mümkündür. Ateşin etrafında toplanan bir grup kadının erkekleri övmesiyle başlayan hikâye, erkeklerin yazdığı kitapların sandıkları kadar iyi olmamasının verdiği hayal kırıklığı ile devam eder. Gruptaki tüm kadınlar okumayı biliyordur ancak Poll dışında hiçbiri daha önce bunu yapmamıştır çünkü gençliklerini çocuk doğurmak ve yetiştirmek ile geçirmenin bir kadının görevi olduğuna inandırılmışlardır. Dünyaya başka bir çocuk getirmeden önce dünyanın nasıl bir yer olduğunu öğrenmeye yemin eder ve bir topluluk kurarlar. Hikaye boyunca “Kendine Ait Bir Oda”da da bahsettiği gibi kadınların eğitime ve entelektüel uğraşlara erişimini kısıtlayan ataerkil toplumu, kadınlara yüklenen sınırlı rolleri ve beklentileri eleştirirken kadınların entelektüel ve yaratıcı uğraşlara katılma ihtiyacını da vurguluyor.
4. Güncelliğini Yitirmeyen Temel Sorunlar
“Kadınlar erkekler gibi yazsalardı ya da erkekler gibi yaşasalardı, onlar gibi görünselerdi çok yazık olurdu, dünyanın ne kadar geniş ve çeşitli olduğunu düşünürsek, iki cins bile pek yetersiz kaldığına göre sadece tek bir cinsle nasıl idare edebilirdik?”
“Kendine Ait Bir Oda,” yazıldığı günden bu yana kadın hakları mücadelesine çağrı yapan ve günümüz dünyasındaki kadınların karşılaştığı zorlukları sorgulayan temel sorunlara odaklanıyor. Her ne kadar kadınlar temel hak ve özgürlüklerin bir kısmına erişim sağlamış olsa da hızlı gelişen modern dünya yanında birtakım sorunları da beraberinde getirdi.
Woolf, kadınların kurgu yazmak için hem gerçek bir alana hem de ekonomik bağımsızlığa ihtiyaç duyduğu iddiası, günümüzün feminizm ve toplumsal cinsiyet eşitliği tartışmalarında yankılanmaya devam ediyor. Woolf’un bireyin alana duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanan yaratıcı özgürlük ve kendini ifade etme çağırısı, ilk yazıldığı zamanki kadar bugün de geçerliliğini koruyor. “Kendine Ait Bir Oda,” hem edebiyatta hem de toplumda eşitliğe ve farklı seslerin tanınmasına ve duyulmasına yönelik süregelen yolculuğu hatırlatma görevini üstleniyor.
5. İçerdiği Umut
Woolf’un konuşmasında yarattığı, en az Shakespeare kadar maceracı, yaratıcı ve dünyayı görmeye istekli Judith Shakespeare ne yazık ki tek bir sözcük bile yazamadan genç yaşta öldü. Ancak Woolf’a göre kavşakta gömülü olan bu şair hâlâ yaşıyor:
“Sizin içinizde ve benim içimde ve bulaşık yıkadıkları, çocuklarını yatırdıkları için bu gece burada bulunamayan pek çok kadının içinde yaşıyor. Ama o yaşıyor; çünkü büyük şairler ölmezler; onlar süregiden varlıklardır; bizlerin arasında ete kemiğe bürünüp dolaşmak için fırsatları yoktur sadece. Bu fırsatı ona vermek sizin elinizde artık, diye düşünüyorum.”
Woolf’un gerçek ve metaforik bir oda çağrısı, fiziksel alandan daha fazlasını simgeliyor: Kadınların ataerkil normların kısıtlamaları olmadan düşünebileceği, yaratabileceği ve var olabileceği bir dünyanın gerçek olabileceği umudunu aşılıyor bizlere. Gelecekte Judith Shakespeare gibi hayallerini gerçekleştirememiş kadınların evlerinin mutfaklarında bulaşık yıkayarak içten içe solup gitmediği ve belki Woolf’un da hayatı ve yaşamı seçeceği yarınların umudu.
Kaynakça:
Gillespie, Iseult. “Why should you read Virginia Woolf?” Youtube, uploaded by TED-Ex, 5 October 2017. Web
Tüzül, Şule. “Kendine Ait Bir Oda, ama nasıl?” Web
Woolf, Virginia. “Kendine Ait Bir Oda.” Çev. İlknur Özdemir. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi, 2012.
Woolf, Virginia. “Modern Fiction.” The Common Reader. 1919. Web






