İhsan Oktay Anar, Türk roman ve hikâye yazarıdır. Yazarlığın yanında illüstratörlük ve edebiyat çevirmenliği de yapmıştır. Birden fazla alana olan ilgisi onun kalemiyle dönüşüm yaşamıştır. Ortaya çıkan her eserinde büyülü gerçekçilikle bir kez daha tanışırsınız. Felsefe alanına olan ilgisi edebiyatla buluşunca oluşan manzaranın içerisinde olmamak mümkün değildir.
1-Sinematografik Anlatım

”Hayatımı şans ve heyecan üzerine inşa ettim.”
İhsan Oktay Anar‘ın anlatımı öylesine görsel unsurlar barındırır ki, okurken adeta bir film izliyormuş hissine kapılırsınız. Kahramanların yaşayacağı olaylar, sonucunda ne olacağına olan merakınızla dengededir. Kitabın finalinde ne olacağını ne kadar öğrenmek isteseniz de kitabın biteceği gerçeği sizi duraksatır. Hep bir sonraki adımı düşünürsünüz. Okumaya başlanıldığında zamansız ve mekânsız bir yolculuk kabul edilmelidir. Çünkü Anar’ın hikâyelerinde zaman ve mekân genellikle sınırlarını kaybeder. Zamansal algınızı korumak güçleşir. Felsefi ve metafizik temalar, yaşamın derin anlamlarını sorgularken kendi varoluşunuzu düşünmenizi sağlar. Birbirinden farklı bakış açılarına sahip olduğunuzu anladığınızda yazılan her kelime görsel bir şölene dönüşür. Sinematografik anlatımıyla bir eser okumaktan ziyade bir yaşam deneyimi elde ettiğinizi hissedersiniz.
2-Tarihi Gerçeklik

”Gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben düş oluyorum.”
İhsan Oktay Anar, eserlerinde eski çağların bilgeliklerini ve öğretilerini de sıkça işler. Onu anlamak, modern yaşamın karmaşasında kadim öğretilerin izlerini sürmek demektir. Eserlerinde Osmanlı tarihine ve medeniyetine hem derin bir sevgi ve hem de eleştirel bir bakış bulunur. Bu, sizi kendi geçmişinizle yüzleşmeye ve onu yeniden değerlendirmeye davet eder. Kitaplarını okuduğunuz süre boyunca anlatılan dönemlere duyulan merak da artar. Tarih sadece bir bilgi yığını değil, yaşayan bir hikâye gibidir. Titiz anlatımıyla oluşturduğu tarihi gerçekliğe tanıklık edersiniz. Onu anlamak, tarihe eleştirel ve sorgulayıcı bir bakışla yaklaşmayı öğrenmektir. Kitabı okuduğunuz zamanda kalmazsınız üstelik, okurken fark ettiğiniz her detay bugününüze de taşınır.
3-Bilimsel Yönü

”Ben bu dünyaya bilmek için geldim.”
Romanlarındaki bilimsel, tarihî ve felsefî derinlik okuyucuda öğrenme isteği uyandırır. Felsefe başlı başına göz kamaştırıcı aydınlatmalar yaşatırken bunu İhsan Oktay Anar ile deneyimlemek oldukça öğreticidir. Yeni kavramlar, terimler ve olaylar hakkında bilgi edinme ihtiyacının sonu yoktur. Her eserinde muhakkak öğreneceğiniz ya bir bakış açısı ya kurulan bir hayal ya da bilmediğiniz bir kelime bulursunuz. Altını çize çize okumanın verdiği keyif esere ve bilgiye olan doyum ihtiyacınızı karşılar. Eserlerini okurken karmaşayı ve karmaşanın içerisindeki düzenin ne olduğunu anlamaya başlarsınız. Bu büyük ve kıymetli bir deneyimdir. Gerçeklik algısını esnetmeyi ve hayalî bir dünyanın da insanı gerçeğe yaklaştırabileceğini görmek kendinize dışarıdan bakmanızın bir diğer yoludur. Bilmemeyi çoktan sahiplendiyseniz İhsan Oktay Anar‘ın eserlerini okumak tam size göre!
4-Sembolik Üslubu

”O her bakımdan şaşılacak, hayret edilecek ve hayran olunacak bir yaratıydı.”
İhsan Oktay Anar eserlerinde sıra dışı karakterler yaratır ve bu karakterler sizi kendi gerçekliğinize götürür. Çünkü İhsan Oktay Anar’ın yarattığı karakterler size hep tanıdık hissettirir. Romanlarında kullandığı derin semboller ve alegoriler daima farklı yorumlara açıktır. Netliğin ve keskinliğin ağırlığından kurtulursunuz. Tek konu hakkında birden fazla düşünce belirir zihninizde. Beliren düşünceler anlamlı şemalara dönüştükçe kahramanlarla yolda bulursunuz kendinizi. Matematik, felsefe, astronomi ve sanata dair unsurları eserlerinde ustaca işler. Bu işleyiş sizi romandan koparmadan metin ile bütünleşir. Kendinize ilk soracağınız soru birbirinden farklı alanlarda nasıl bu kadar derin ve anlamlı bilgilere sahip olduğudur.
5-Derin ve Katmanlı Anlatım

”Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.”
Anar, bilişsel bir savunma düzeneği kurma potansiyeli taşıyan, derin ve çok katmanlı bir anlatıya sahiptir. Yazarın dil kullanımı ve kelime seçimleri sizi zihinsel bir uyanıklığa zorlar; eski Türkçe kelimeler, felsefî ifadeler ve edebî oyunlar, sürekli bir dikkat gerektirir. Eserlerinde sıkça karşılaşılan ironik ve absürt durumlar, gerçeği sorgulatan bir zemin yaratarak alışılmış anlam kalıplarınızı da kırmanızı sağlar. Metaforlar, mitolojik göndermeler ve tarihsel dokular yalnızca hikâyeyi değil, kendi dünyanızı da yeniden değerlendirmeye iter. Anlatıda gerçek ile hayalin sürekli yer değiştirmesi, zihinsel bir savunma mekanizması olarak eleştirel düşünme ve anlamlandırma çabasını devreye sokar. Özellikle, Anar’ın metinlerindeki “güvenilmez anlatıcı” unsuru, okuyucunun kendisine sunulan bilgilere doğrudan inanmaktan ziyade, bu bilgileri analiz ederek özümsemesini sağlar. Bu da eleştirel bir filtre geliştirmenize katkı sağlar. İhsan Oktay Anar’ın dünyasındaki kaosu anlamlandırma çabası, zihinsel bir dayanıklılık ve esneklik kazandırır.
Sonuç olarak, İhsan Oktay Anar sizleri, hikâye boyunca aktif bir katılımcı olmaya zorlar. Sadece hikâyeyi anlamlandırmakla kalmayıp aynı zamanda kendi düşünsel duruşunu koruma çabası, bilişsel bir savunma düzeni oluşturur. Bu süreç, Anar’ın eserlerinin okuyucuya kazandırdığı derin bir entelektüel deneyimin de özüdür. Böylece yazarın eserleri geçmiş ve gelecek toplumsal müfredatımızı büyülü gerçekçilik ile yaşatır.
Kaynakça
Anar, İhsan Oktay. Puslu Kıtalar Atlası. İstanbul: İletişim Yayınları, 2000.
Anar, İhsan Oktay. Kitab-ül Hiyel. İstanbul: İletişim Yayınları, 2017.
Aktulum, Kubilay. Metinlerarası İlişkiler. Ankara: Öteki Yayınevi, 2014.
Devellioğlu, Ferit. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara: Aydın Kitabevi, 2013.
Aydoğdu, Yusuf. Postmodern Bir Roman Çözümlemesi: İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar’ı. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 5 Sayı: 9, 235.