Didem Madak, Türk Edebiyatı’nın gelmiş geçmiş en büyük kadın şairlerinden biridir. 1970 İzmir doğumlu şair, kısacık yaşamına birçok şiir ve üç farklı şiir kitabı sığdırarak 2011 yılında kanser sebebiyle aramızdan ayrılmıştır. Eserlerinin birçoğunu 90’lı yıllarda veren Madak’ın şiirinde, dönemin hakim yönelimi postmodernizmin izlerini sıklıkla görürüz. Grapon Kağıtları, Pulbiber Mahallesi ve Ah’lar Ağacı olmak üzere üç farklı şiir kitabı yayımlanmıştır. Şairin çocukluk hatıralarını, annesine olan hasretini yoğun bir lirizmle dile getirdiği ve daha önceden dergilerde yayımladığı şiirlerden oluşan Grapon Kâğıtları adlı ilk şiir kitabı 2000 yılında yayımlanmıştır. Şiirler kitaplaşmadan evvel Işıl Madak, sanatçıya İnkılap 2000 Şiir Ödülü‘nden bahsettiğinde şair bunu “boş işler” olarak görür ve bu habere sıcak bakmaz. Ancak kız kardeşi Işıl, sanatçının yazmış olduğu tüm şiirleri Grapon Kâğıtları adında bir dosya hâline getirerek yarışmaya gönderir ve Didem Madak, bu dosyayla “İnkılap 2000 Şiir Ödülü”nü kazanır. Ah’lar Ağacı‘nda daha çok sıkıntılı günler, kadın meseleleri ve yalnızlık ele alınmıştır. Pulbiber Mahallesi‘nde ise bu sıkıntılı ruh halinin biraz azaldığı görülür. Şiirlerinde postmodern anlayışın etkisiyle estetik kaygı arka plana itilmiş, yoğun imgesel anlatım adeta şiirin mihenk taşını oluşturmuştur. Madak’ın şiirlerinde anne figürü sıklıkla karşımıza çıkar. Annesini küçük yaşta kaybeden şair, anne özlemini şiirinde işlemiştir. Bunun yanı sıra Madak, şiirinde yalnızlık, kaybolmuşluk, anlam arayışı, kadının toplumdaki rolü gibi temaları sıklıkla karşımıza çıkartır. Onu okumak için sebepleri say say bitiremesek de 5 sebebe sığdırmaya çalıştık. Şimdi gelin Didem Madak okumak için o beş sebebe yakından bakalım.
1) Türk Edebiyatı’nın Çiçekli Bahçesi

“Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasına saklıyorum.”
Şairin dizelerinde çiçek figürü önemli bir yer tutar. Madak hemen hemen tüm şiirlerinde çiçek ve çiçeklerden bahseder, kimi zaman bir imge olarak kullanır. En sık kullandığı imgelerden biridir hatta. Madak’ın masalsı anlatımı içinde çiçekler adeta şiirini süsler. Değindiği konular ve değiniş biçimi onu, Türk Edebiyatı’nın çiçekli şairi yapmıştır. Eğer siz de okuduğunuz şiirden çiçek kokuları almak isterseniz, Didem Madak okumanızı tavsiye ederiz.
2) Anne Kokan Şiirler

Didem Madak annesini küçük yaşta kaybetmiş bir şairdir ki bu sebeple şiirlerinde annesine olan özlemini sıklıkla dile getirir. Şöyle der bir şiirinde “On dört yaşındaydı ruhum bayım, bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.” Bu dizesinde annesini kaybetmiş olmanın yoğun acısını hissettirir okuyucusuna. Şöyle demiştir bir başka şiirinde “Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım / Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.” Madak, annesinden o kadar çok söz eder ki dizelerinde bizi adeta annesiyle tanıştırır, Füsunla. Füsun Hanım kızı Didem üzerinde şiire ilişkin ilk izlenimleri uyandırmıştır. Şairin dizelerinde en çok karşılaştığımız unsurlardan biridir Füsun. Didem Madak, kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Beni edebiyatla tanıştıran annemdir. Birçok güzel çocuk romanı okudum, bu yüzden mutluluk dendiğinde hep o günleri ve o çocuk romanlarını hatırlarım. Annemin ölümünden sonra terkedilmiş ve yalnız günler başladı. Kütüphaneden eve taşıdığım kitapları okuyarak geçen uzun yaz günleri…” Madak bazı dizelerinde annesine seslenmiş, bazı şiirlerinde annesiyle dertleşmiştir. Anne özlemini bu denli iyi işlemiş olması onu, anne denildiğinde ilk akla gelen şairlerden biri yapmıştır.
3) İmgelerle Yer Değiştiren Şair

“İmgelerle yer değiştiriyorum Füsun
Şiirin bir odasına üç yüz milyon vereceğim”
Madak bir şiirinde böyle söylemiştir. İmgeleri öyle ustalıkla kullanır ki, bazen ne demek istediğini sadece o anlar. Oldukça farklı bir hayal gücüne sahiptir. İmgeden imgeye koşar, kelimeleri çoğu zaman insanların kullandığı anlamda kullanmaz. Kelimelerle oynar bir nevi. Kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle söylemiştir “Benim şiirimi şiir yapan şey hatalarım, kusurlarım ve beceriksizliğimdir. Saman alevi gibi parlayıp sönen imgelerdir. Okuduklarında şöyle düşünecekler: bu şiir değil ama nedense yine de şiir.” Madak kendi şiirlerini böyle değerlendirmiştir. Şiirin klasik kalıplarına uymayıp kendine has bir şiir dili yaratmıştır ve onun şiirini şiir yapan unsur kurallar ve kalıplar değil kullandığı benzersiz imgeler olmuştur. Şiirlerini okurken Madak’ın eşsiz hayal dünyasında seyahate çıkabilirsiniz.
4) Geleneğe Bağlı Kalmayış

Postmodern dönem şairlerinin en bariz özelliği geleneğe bağlı olmayışlarıdır. Madak, geleneğe bağlı kalmadığı gibi özgünlüğüyle de dikkat çeker. Kullandığı imgelere başka bir şairin dizelerinde asla rastlanmaz. Madak’ın kalemi farklıdır. O dışında kimsenin aklına gelemeyecek kelime oyunlarıyla süsler şiirini. Özgünlük açısından çığır açan bir şair diyebiliriz onun için. Bu sebepledir ki Madak okuyucusu, onun izi olan şiiri çok çabuk ayırt edebilir. Masalsı bir anlatımı vardır şairin. Dilin imkanlarından fazlasıyla yararlanarak oldukça zengin ve özgün bir anlatım benimsemiştir.
5) İç Sıkıntıları ve Varoluşsal Problemler

Didem Madak şiirlerinin neredeyse hepsinde iç sıkıntıları ve varoluşsal problemleri karşımıza çıkar. İç dünyası şiirlerinin ana malzemesidir aslında. Şiirlerinde; yalnızlık ve yabancılaşma, rutubet ve tek başınalık, kaybolma isteği ve kendini arama, ümit, ümitsizlik, vazgeçmişlik konularını sıklıkla işlemiştir. İzmir’de bir bodrum katında oturduğu dönem vardır hayatında ve şöyle der: “Ben bir bodrum kat kızıyım bayım, yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum.” O bodrum katından ve geçirdiği umutsuz, yalnız günlerden bahseder bazı dizelerinde. “Kimi gün öylesine yalnızdım. Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.” Yalnızlığını böyle tasvir etmiştir bir başka dizesinde. Didem Madak okumak, özüne ayna tutmak gibidir. Tüm içsel sıkıntılarınla yüzleştirir, kendi kendiyle dertleştirir insanı Madak şiiri.
Kaynakça
teis.yesevi.edu.tr “Didem Madak” web


