15 Eylül 1890 tarihinde Frederick Alvah Miller ve Clarissa Miller‘ın kızları olarak Devon’da dünyaya gelen Agatha Christie,küçük yaşta annesi tarafından destek alarak yazı yazmak için sürekli cesaretlendirilmiş ve bu yolda yazılar yazmaya çalışmıştır. Küçüklüğünden itibaren gelişimine önem verilen Christie, on altı yaşındayken şan ve piyano dersleri almak için Paris’e gönderilmiştir.
1914 yılında Archibald Christie ile evlenmiş. 1919‘da Rosalind adında bir kız çocukları dünyaya gelmiştir. 1928’de ilk kocasından boşanıp Max Mallowan’le evlendikten sonra birçok ülke gezip görme fırsatı bulan Christie’nin romanları 1930’larda çoğunlukla uluslararası mekânlarda geçmeye başlamıştır. Dislektik olmasına rağmen öykü, roman okumayı çok seven yazar, yazarlık hayatında 79 roman ve kısa hikayelerden oluşan kitaplar yazmıştır.
1926’da 11 gün boyunca kaybolan Agathe Christie gizemli olayıyla hafızalara kazınmıştır. 11 gün boyunca kaybolan Christie, bütün aramalara rağmen bulunamamış sonradan arabası bir göl kenarında bulunmuştur. Christie’nin arabası ağaçlara çarpmış, bavulları ise yerlere saçılmış bir halde bulunmuştur. Bir süre sonra ortaya çıkan Christie, olay hakkında hiçbir açıklama yapmadığı için insanların merakını daha da arttırmış, bu olaydan ötürü birçok tezin ortaya atılmasına sebebiyet vermiştir. İnsanlar bu olayı üç senaryodan kaynaklı olabileceğini düşünmüştür.
Bunlar; bir oyundan ibaret olduğunu, Agatha Christie‘nin geçici hafıza kaybına uğradığını ve son iddiaya göre ise Agatha Christie kocasının sevgilisini öldürme planları yaptığını düşünülmüştür. Bu olaydan sonra yazılarını insanlar ulaştırmaya devam eden Christie 12 Ocak 1976 tarihinde ise yaşama veda etmiştir. Vefatından sonra da eserleri çok sevilerek okunmaya devam etmiştir.
İşte polisiye kraliçesi Agatha Christie okumanız için 6 sebep! Keyifli okumalar!
1. Kusursuz Dili ve Biçimi
“Hayır! Kötülük sadece insanın kafasında değil! Dünyada yaşayan, var olan bir şey! Sen dünyadaki kötülüklerin farkında değilsin. Ama ben bunu hissediyorum!” (sf.16)
Polisiye romanlarının ustası olan Agatha Christie‘nin eserlerini okunduğunda kurguları dışında üslup bakımından çok zengin olduğunu fark edilir. Yazarın, 120 sayfalık kitapları 1 saatte bitebilmektedir ve bunun en büyük sebebi eserlerinde sakin bir dil kullanmasıdır. Nitekim yazılarında dil sakinliğini kusursuz bir dille başarabileceğini düşünen yazarın tüm eserlerinde tasvirler oldukça güçlüdür. Tüm eserlerinde akıcı okuma izlenimi vermektedir. Gündelik konuşma dili eserlerine tabiilik vermektedir.
2. Polisiye Kraliçesinden Uğraştıran Cinayetler
Yaşamı kadar eserleri de bir o kadar gizemli olan Agatha Christie, eserlerinde katili mümkün olduğunca kitapların sonuna saklamıştır. Eserlerinde, ilk sayfadan itibaren katil bulunmaya çalışılsa da Christie okurları ters köşe etmeyi tercih etmiştir.
Katil bulma sürecinde Belçikalı emekli bir dedektif olan Hercule Poirot karakteri tam 33 roman ve 54 öyküde suçluların peşinden gelir. Tatile çıktığında, seyahat ederken veya rahatsız edilmek istemediğinde cinayet gelip onu bulur ve cinayeti çözümlemeye sürüklenir. Zekası, espri yeteneği, keskin gözlemciliği ve Avrupalı nezaketi ile dikkat çeken karakter romanlarda okuyucuya yol gösterir. Nitekim romanların son sayfalarına gelindiğinde bu uzun sürükleyiş son bulur ve katil ortaya çıkar.
3. Katilleri Asla Uşak Olmayan Romanlar
Uşakların katil olması, polisiye romanlarında herkesin alışık olduğu bir sondur. Nitekim Agatha Christie farkını burada ortaya koymuş, mümkün olduğunca okurun katili bulmasında zorlanmasını istemiştir. Christie’nin Her romanında mutlaka ya bir uşak ya da bir hizmetçi vardır. İki yazısı dışında uşaklarını katil gösterme klişesinden uzak durup doktor, politikacı, bakan, aktör, asker, öğretmen, ev hanımı ve polis memurlarına cinayetlerini işleterek farkını ortaya koymuştur.
4. Ana meseleler: Toplumsal Temalar
“Toplum o adamı mahkum etmişti. Biz sadece idam hükmünü yerine getirdik.”
Agatha Christie‘nin eserlerinin en önemli özelliklerinden biri de günlük yaşamdan kaçan kişilerin kendilerini akıcı bir hikayeye bırakıp keyifli bir vakit geçirmelerini sağlamaktır. Bunu karakter ve olay örgüsüyle yapmaya çalışsa da eserlerine her zaman toplum temasını katmıştır. Özellikle sınıfsal yapı çok belirgindir. Maddi zenginlik içinde olan kahramanların çoğu aristokrasiye ya da yüksek burjuvaziye mensuptur. Örneğin; Hercule’ün On İki Görevi eserinde, anlatımının sade ve anlaşılır olmasının yanısıra; İngiliz aristokrasisi ve taşra yaşantısını ince detaylarıyla okuyucuya sunmaktadır. Bir diğer eseri olan Doğu Ekspresinde Cinayet adlı kitabında bir sosyal mesaj vermeyi amaçlamıştır. ‘Suç işlemiş birinin adaletsiz bir şekilde yargılanmasını kabul mu etmeliyiz yoksa toplum olarak cezasını biz mi vermeliyiz?’ mesajını içermektedir. Bu anlamda kitabı okurken kendinizi muhakeme ediyor içsel bir yolculuk yapıyorsunuz.
Genel olarak eserlerinde dönemin toplum değerlerini, kültürlerini ve davranış şekilleri gibi pek çok çeşitliliği bulabiliyorsunuz.
5. Tarihin En Çok Satan Romancısı
Agatha Christie‘nin eserleri 50’nin üzerinde dile çevrilmiştir. Eserleri ülkeleri aşmış, milyar basımlara ulaşmıştır. Kutsal kitaplar (Kuran ve İncil) ile Shakespeare‘dan sonra en çok satan yazar olmayı başarmıştır. Nitekim dünya genelinde en fazla okunan, ülkemizde de en beğenilen ve en çok okunan yazarlardan biri olmayı başarmıştır. Tüm bu başarıların dışında Christie 1971 yılında, İngiltere’nin en yüksek onur unvanı olan Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı unvanını almıştır.
Polisiye romanların kraliçesi haline gelen değerli yazarı saygıyla ve minnetle anıyoruz. Her daim kitapla kalın!
Kaynakça:
https://www.polisiyedurumlar.com/agatha-christie-poirot/
https://www.biyografi.info/kisi/agatha-christie
Agatha Christie, Doğu Ekspresinde Cinayet, Altın Kitaplar, İstanbul,2020.
Agatha Christie, Noel’de Cinayet, Altın Kitaplar, Istanbul, 2020.