30 Ağustos Zafer Bayramı; Osmanlı İmparatorluğu’nun geri çekilme olarak başlayan, akabinde esir düşmeye evrilen son dönemlerinde, Türk milletinin sürece dur deyip adını tarihe adeta kazıyarak elde ettiği bağımsızlığın kutlamasıdır. Bütün bir milletin mücadelesi ile kazanılan bu zafer, yine bütün milletin verdiği mücadeleyle korunmaktadır. Böylesine büyük bir mücadeleyi imkânların oldukça sınırlı olduğu bir dönemde vermiş olmak hem ordumuzu hem de halkımızı zaman zaman yorarak her birinin umutsuzluğa kapılmasına sebep olmuş; ancak bu yolda verilen emekler ve yapılan fedakârlıklar en büyük umutsuzluklara bile baskın gelmiştir.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne Dair
Bir ulusun canı pahasına verdiği mücadele ve bağımsızlık uğruna döktüğü her kan, engeller ne olursa olsun daima üstün gelir. Hakkı olanı almak için savaşan uluslar, sadece savaş meydanında değil; geride kalanların mücadeleleriyle de başarıya ulaşırlar.
Türkiye Cumhuriyeti‘nin tarihine baktığımız zaman, üzerinden yüzyıllar geçse bile unutulmayacak ve sahip olduğu gücü hissettirecek başarılarla karşılaşırız. Bu başarılardan biri de 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutladığımız Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi‘dir. Bugün bizler bir günde kutluyor olsak da bu başarıyı bir günde elde etmedik. Oldukça meşakkatli ve sabır isteyen bu süreçte ordumuzun ve milletimizin var gücüyle direndiği başlıca şehirlerimiz mevcuttur. Söylenti Dergi olarak bu özel günü tüm detaylarıyla hatırlamak için büyük seferberlikler gösterilen üç ilimizin hikâyeleriyle karşınızdayız.

Sakarya
Bağımsızlık savaşında Sakarya‘nın stratejik konumu son derece önemlidir. Büyük Taarruz öncesinde Mustafa Kemal Paşa, ordunun gerekli hazırlığı yapabilmesi için Sakarya’ya çekilme emrini vermiştir. Görünüşte geriye çekilme, zayıflık göstergesidir fakat detayına indiğimizde görüyoruz ki aslında gerçekleşen bu geri çekilme, Türk ordusuna kendi istediği yerde savaşma fırsatını vermiştir. Bu stratejik hamlenin yanında, ordunun güçlendirilmesi için zaman kaybetmemek adına yapılacak olan hamlelerin tek elden yapılması kararının da alındığını görüyoruz. Bahsettiğimiz bu karar da elbette Meclis yetkilerinin üç aylık bir süre için Mustafa Kemal Paşa’ya devredilmesini sağlayan Başkomutanlık Kanunu‘dur.
Sakarya Meydan Muharebesi ışığında, I. Dünya Savaşı‘nda uygulanan Hat Savunması Konsepti‘nin Mustafa Kemal Paşa tarafından yaratıcı bir şekilde değiştirilerek Satıh Savunması Konsepti‘ne dönüştürüldüğünü görüyoruz. Hat Savunması Konsepti; iki ordunun tek bir hat üzerinde savaşmasını ifade etmektedir. Başka bir açıdan bakarsak iki farklı cepheden savaşıldığını da söylemek mümkün. Mustafa Kemal Paşa’nın dönüştürdüğü Satıh Savunması Konsepti ise ilk kez Sakarya Meydan Muharebesi’nde uygulanmıştır. Daha önce dünya üzerinde kimselerce bilinmeyen bu konsepti Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat söylemiş olduğu sözlerle öğrenelim:
“Bilirsiniz ki savaş ve çarpışma demek yalnız iki ordunun değil, iki ulusun bütün varlıklarıyla, bütün mallarıyla, bütün maddi ve manevi güçleriyle karşılaşması ve birbiriyle vuruşması demektir. Bunun için, bütün Türk ulusunu, cephedeki ordu kadar, düşüncesi ve duygusuyla ve eylemli olarak savaşla ilgilendirmeliydim. Ulus bireyleri, yalnız düşman karşısında olanlar değil, köyünde, evinde, tarlasında bulunan herkes, silahla vuruşan savaşçı gibi kendini görevli bilerek, bütün varlığını savaşa verecektir.” (KILIÇ, 2022: s. 650)
Mustafa Kemal Paşa‘nın sözleriyle de anlıyoruz ki Sakarya Meydan Muharebesi, cephe savaşından sıyrılarak bütün bir ulusun bağımsızlık mücadelesi vermesi hâlini almıştır.

Sakarya Zaferi ardından Hükümet ve Meclis, oldukça sabırsız davranışlar sergilemekteydiler. Ortada kazanılmış büyük bir zafer olsa da ordu henüz yeni bir taaruza hazır değildi. Demiryolları kullanılmaz hale gelmişti ve malzemelerin ulaştırılması için uygun araçlar da yoktu. Özellikle ordunun güney bölgesine doğru kaydırılma çalışmalarının Yunan tarafınca öğrenilmesi sonucu Yunanlılar, asıl taaruz bölgemiz olan Afyon ve Uşak bölgesinin karşısına üstün bir kuvvet yerleştirdi. Bu hareket sonucu Türkler, üstünlüğünü kaybetmiş oldu. Bunların yaşandığı dönemde bir de Hükümet ve Meclis’in yeniden taaruza geçme konusundaki sabırsızlıkları da eklenince Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Mustafa Kemal Paşa, taarruzu ilkbahara erteledi. İlerleyen zamanlarda görüyoruz ki bu karar oldukça yerinde bir karardı.
Afyonkarahisar
Taaruz süresince ön plana çıkan illerimizden bir diğeri, Afyonkarahisar. 26 Ağustos 1922, bağımsızlık fitilinin ateşlendiği Afyonkarahisar, 30 Ağustos 1922 tarihinde Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlanan taaruzun ilk durağı oldu. Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak tarihe geçen bu olay, geri dönüşü olmayan bir yola girildiğinin habercisiydi. Bağımsızlık yolunda atılan bu adımlar artık sadece ileriye doğru gidebilirdi.

Kütahya
Düşmanın direncinin kırıldığı nokta Kütahya‘dır. 26 Ağustos günü, Afyonkarahisar’da kazanılan zafer sonrası Mustafa Kemal Paşa hiç ara vermemiş, aynı gün Kütahya’yı da düşmanın elinden çekip almıştır. Art arda yaşanan kayıp sonrası paniğe kapılan Yunan ordusu, düzensiz bir biçimde İzmir’e doğru geri çekilmeye başlamışlardır. Türk ordusu, kaçmaya çalışan Yunan ordusunu takip amaçlı İzmir’e doğru giderken Mustafa Kemal Paşa o meşhur sözleri söylemiştir: Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!

2 Eylül 1922 tarihinde Yunan ordusunun Uşak’ta Türk ordusu tarafından esir düşürülmesini takriben, 9 Eylül 1922‘de İzmir’de yer alan Kadifekale’ye Türk bayrağı asılmıştır. Türk ordusu 18 Eylül 1922 tarihine kadar aşama aşama ilerleyerek Bursa, Çanakkale, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale’yi de Yunan ordusunun elinden almış ve en sonunda Batı Anadolu’yu Yunan işgalinden kurtarmıştır.
Yazının başından itibaren bahsi geçen şehirlerimizin tamamı, bulundukları konumlardan ötürü Büyük Taaruz’da son derece önemli roller oynamış ve bağımsızlık mücadelesinde savaşmışlardır. Bizlere düşen de uğruna şehitler vererek kazandığımız bağımsızlığımıza sahip çıkarak elimizden almak isteyenlere karşı dimdik ayakta durmaktır.
Kaynakça
- KILIÇ, Mehmet. “BÜYÜK TAARRUZ BAŞKOMUTAN MUHAREBESİ VE ATATÜRK’ÜN ASKERİ DEHASI.” Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi 6.3 (2022): 647-661.
- Erkan, Mehmet Sedat. “Türk Tarihinde Bir Dönüm Noktası, Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi.” 21. Yüzyılda Eğitim Ve Toplum Eğitim Bilimleri Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi 11.32 (2022): 243-271.
- Türkiye Kültür Portalı. “Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi (26-30 Ağustos 1922)”. Erişim: 28.08.2023. Web
- Görgülü, İsmet, and Büyük Taarruz. “Genelkurmay Basımevi.” (1992).
- Öne çıkan görsel


