Bazı bilimsel araştırmalara göre insan beyninin olgunlaşma sürecine -çoğunlukla- 25 yaşında eriştiği sonuçlarına varılmış. Şüphesiz, beyinlerimizin olgunluğunu tamamlamadan önce mutlaka edinmesi gereken bilgileri içeren kitapların bir listesi olsaydı, bunu hepimiz okumak isterdik. İşte bu yetkinliklere sahip olma yolunda işe yarayacak en yararlı 10 kitabın sıralaması sizler için düzenledik. Keyifli okumalar!
10. Lev Nikolayeviç Tolstoy – İnsan Ne ile Yaşar?
Küçük öykülerden oluşan ve dünya klasiklerinde yer alan bu kitap, Lev Nikolayeviç Tolstoy’un yazdığı kalın romanlarının yanında pek bahsedilmese de çok önemli eserlerinden biridir. İnsanın hayatını hangi değerler üzerine inşa etmesi gerektiğini ve hangi bakış açısıyla yaşaması gerektiğini çok kısa ve net ifadelerle okuyucuya başarıyla veriyor. Tabii Tolstoy’un büyük yazarlığının etkisi de burada oldukça önem arz ediyor.
9. Gary Chapman – Beş Sevgi Dili
Dünyaya geldiğimizde çevremizdeki kişilere duyduğumuz sevgiyi nasıl aktaracağımızı hiçbirimiz bilmiyorduk. Neyse ki bu davranışı kazanmanın çok güzel bir yolu var; Gary Chapman’ın Beş Sevgi Dili kitabını okumak. İnsanların sevgilerini doğru aktarabilmeleri ve gördükleri sevgiyi de doğru hissetmelerinin farklı yolları olduğunu, bunların öğrenilmediğinde tıpkı arabaların benzin deposunun boş olduğunda hareket etmeyeceği gibi, insanların da sevgi depolarının boş olduğunda yaşama heveslerinin kalmayacağına dair bir teori ortaya koyuyor. Sevdiğine sevdiğini hissettirmek isteyenlerin kütüphanesinde bulunması gereken bir başucu kitabı olan bu eseri mutlaka okumalısınız.
8. Antoine de Saint-Exupéry – Küçük Prens
Bazıları tarafından çocuk kitabı olarak algılanmaktadır. Aslında gençliğin tadını bilinçli şekilde çıkarmaya çalışanların okuması gereken bir eserdir. Bu durumu Küçük Prens kitabının yüzlerce farklı dile çevrilerek dünyanın pek çok yerinde çok satanlar listelerinde olmasından da anlıyoruz.
Antoine de Saint-Exupery‘nin “İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.” cümleleri kitabın okuyucuya vermek istediklerini çok güzel şekilde özetliyor. Yaşamı yalnızca somut olaylar üzerinden yorumlamamayı, aksine duygularla harmanlamayı, yalnızca bu dünyada değil bilinmeyen gezegenlerde de kendimizi arayıp bulmayı gibi farklı mesajlar içeren bu eser okuyucusuna birden fazla şey katabilir.
7. George Orwell – 1984 ve Hayvan Çiftliği
Her ne kadar farklı konularda yazılmış olsalar da hem yazarlarının aynı olması hem de konularının benzerliği sebebiyle 1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarını tek seferde ele almak yanlış olmaz. Yazar George Orwell bu kitaplarında, dünyanın dönmeye ve dolayısıyla içindekilerinini de savrulmaya başladığı korkunç gerçekliği görüp bundan kaçınmak için soyut kavramlara başvurarak adeta insanlığı uyarmaya çalıştığı görülüyor. Bu kitapları, farkındalığını üst düzeye çıkarmak isteyip okuyacak olanların sıradan kitaplar gibi değil -maalesef- gerçek dünyayı okuyormuş gibi hissedeceği kaçınılmazdır.
6. James Clear – Atomik Alışkanlıklar
Alışkanlık beynin genelde farkında olmadan yaptığı davranışlarken, rutinler ise bilinçli olarak yapılan alışkanlıklar bütünüdür. Çoğu insanın pek çok alışkanlığı yaşantısına dahil etme çabası, yani onları rutin haline getirme çabası -en azından başlangıçta- hüsranla sonuçlanıyor. James Clear, Atomik Alışkanlıklar kitabında, insanın en başından beri nasıl belli rutinlerle yaşıyormuşçasına hareket edebileceği, zaman yönetimini nasıl yapması gerektiği, herhangi bir işe başlayabilmesi için gereken motivasyonu nasıl edineceği, iradesizliğinin üstesinden nasıl geleceği ve alışkanlıklarından uzaklaştıkça nasıl kaldığı yerden devam edebileceği gibi konulara yer veriyor. Bunu da kendi hayatındaki başarılarından ama en çok da başarısızlıklarından yola çıkarak okuyucuya aktarıyor.
5. Ray Bradbury – Fahrenheit 451
Ray Bradbury‘nin 1951’de ilk defa basılan ünlü distopik bir bilimkurgu romanı olan Fahrenheit 451, adını kağıdın yanma derecesinden alır. Baskıcı bir gelecek toplumunun anlatıldığı bu kitap “kitabı” konu alıyor ve yıllar önce yazılmış olsa da günümüze dair pek çok gerçekliği gözler önüne koyuyor. Zamanla kitapların okunmasının azalıp ekran kullanımının arttığını gözlemleyen ve bunu eleştirerek olması gerekenin bu olmadığını vurgulamaya çalışan yazar, çok eski zamanlardan bizlere önemli uyarılarda bulunuyor.
4. Jack London – Martin Eden
1909’da Amerikalı yazar Jack London tarafından yazılan bu romanın ana karakteri, yazarın kendisinden de ilham alarak kurguladığı, hayat mücadelesi veren genç bir işçidir. İlk bakışta bir aşk romanı gibi görünse de kitabın içine girildikçe aslında yaşanan sosyal sınıf farklılıklarını eleştirdiği anlaşılıyor. Bu da gencin hayattaki varlığını sorgulamaya başlaması ve ulaşmak istediği “şey” için çabalamasıyla ortaya çıkıyor. Bu çabanın yanında bir de kendince imkansız bir aşka tutuluyor. Hem realist bir bakış açısına sahip hem de fazlasıyla duygu yüklü olan bu roman, okuyan herkeste derin anlamlar bırakmayı başarıyor.
3. Harper Lee – Bülbülü Öldürmek
1961 Pulitzer Edebiyat Ödülü’ne sahip olan bu kitap, yayınlandığı dönemde büyük bir başarı kazanarak modern Amerikan Edebiyatı’nın klasikleri arasına girdi. Roman, yazarın 1936 yılında bizzat yaşadığı bir olayı temel almaktadır. Bülbülü Öldürmek, dünyadaki ırkçılığın, ayrımcılığın ve önyargıların küçük bir kızın gözünden anlatıldığı çok duygusal bir roman. Kitabı elinize aldığınızda sanki kitabı okuyor gibi değil de adeta o ufak kızın yanında bir arkadaşıymış gibi oluyorsunuz. Onunla birlikte koşuyor, onunla birlikte ağlıyor, onunla birlikte büyüyorsunuz. Ve nihayet sonunda onunla birlikte dünyayı tanıyorsunuz.
2. Matt Haig – Gece Yarısı Kütüphanesi
Çoğu insanın zaman zaman acabaları, keşkeleri, gerçek olsaydı nasıl olacağını merak ettiği fikirleri, düşünceleri hayalleri vardır. Tam da bunu konu alıyor Gece Yarısı Kütüphanesi. 2022 yılının çok satanlar listesinde yer almakla birlikte, çok okunanlar listesine de girmiş durumda. Kitap, başkahramanın yaşamına son vermek istemesiyle başlıyor ve daha sonra hayallerindeki yaşamak istediği hayatı aramasıyla devam ediyor. Hayatının olasılıklarını gerçek anlamda yaşayarak görmesi yani hayallerini somut olarak deneyimlemesi, onlara yüklediği farklı anlamları, bazı değerleri ve bazen de aslında içi boş olan umutlarının farkına varmasını sağlıyor.
1. Bahar Eriş – Senin Yolun Hangisi?
Bu listenin en başında eğitimci yazar Bahar Eriş’in kitaplarından biri vardır. Bahar Eriş, Senin YolunHangisi’nde okuyucuyu, kendi ilgi alanlarını, yeteneklerini ve hayattan beklentilerini keşfetmeye yönlendirerek, hayatı boyunca hem mesleki hem de sosyal alanda neler yapmak istediğini bulmasına yardımcı olmaya çalışıyor. Kişinin kendi yolunu seçmesi gerektiğini, bunun için de öncelikle kendini bulması gerektiğini çok yalın ve etkileyici bir biçimde anlatıyor. Kitabı bitirmeden bile okuyucuya ümit, güç ve heyecan vermesi de en güzel yanlarından biridir.
Her kitap, insanın hiçbir şey için kendini geç kalmış saymaması gereken bu dünyada, yaşın, yılların ve yaşanmışlıkların bir önemi olmadan her daim ince bir özenle okunmalı ve insan daima kendine yatırım yapmalıdır. Çünkü, bir insan değişirse dünya değişir.