Beyaz perdeden geçen sayısız film ve bu filmler arasından günümüze kadar büyük ilgi görerek gelmeyi başarmış, etkisini hala kaybetmeyen ve izlemekten son derece keyif alacağınızı düşündüğümüz 21 kült filmden akıllarda kalan replikleri sizler için derledik.
1. “Bir rüya ya da kâbus aslında kafanızın içindeki bir film gibidir o kadar, tek farkı siz de içinde yer alabilirsiniz.”
– Otomatik Portakal, 1971
Anthony Burgess‘in aynı adlı romanından uyarlanan Otomatik Portakal, hiç şüphesiz Stanley Kubrick‘in etkileyici yaklaşımıyla harmanlanarak sinema tarihinin gelmiş geçmiş en çarpıcı yapımları arasındadır.
Modern toplumda yeniden şekillenen adalet kavramına ve şiddet eğilimine distopik bir yaklaşımda bulunan film, ağır bir toplum eleştirisi barındırır. Seyirciye dünya düzenini ve insanın akıl almaz eğilimlerini sorgulatan bu başyapıtın, hem okuyucusunu hem de seyircisini büyülemeyi büyük ölçüde başardığı söylenebilir.
2. “Bir hiç olmak üzücüdür beyler. İnsanlar hep aranmak ister, dinlenmek ister, hayatta bir kez de olsa önemli olmak isterler.”
– 12 Öfkeli Adam, 1957
Sidney Lumet tarafından beyaz perdeye aktarılan 1957 yapımı bu eser, yayınlandığı tarihten bu yana hala etkisini sürdüren kült filmlerden biridir.
Filmimiz, 18 yaşında kasten cinayet işleme suçuyla yargılanan birinin davasında yaşanan süreci konu alıyor. Davanın sonucu, birbirini tanımayan 12 jüri üyesinin kararına bağlıdır. Jüri kararına göre, zanlının idamına karar verilen süreçte bol diyalog ve tartışmalara tanık olacağınız bir film.
3. “Bizim neslimiz Büyük Buhran’ı ya da Dünya Savaşı’nı yaşamadı. Bizim savaşımız ruhsal bir savaş. Bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız.”
– Dövüş Kulübü, 1999
Kült film denince belki de akla ilk gelen filmdir Fight Club. David Fincher‘ın efsaneleştirdiği bu uyarlama eser, Edward Norton‘ın ve Brad Pitt‘in hayran bırakan oyunculuk performanslarıyla bugün hala çoğu insanın favori filmleri arasında yer alıyor.
Tüketim kültürü ve kültür endüstrisi üzerinden şekillenen filmin hikayesi, özgür iradeye sahip olma ve düzen içerisinde bireyin hayatta kalabilmek için başvurduğu uç yöntemlere yer veriyor.
4. “En zengin insan, en güçlü arkadaşlara sahip olan insandır.”
– The Godfather, 1972
Francis Ford Coppola‘ya sayısız ödül kazandıran, oyunculuklar ve hikayeyle tüm dünyanın gönlüne taht kurmuş, zamansız bir başyapıt. Sinema dünyasında hemen her mecradan yönetmen, eleştirmen ve seyirci tarafından saygıyla anılan ve takdir gören yapımlardan biri, belki de en önemlisidir Baba filmi.
Bir İtalyan mafya ailesinin iç ilişkilerini konu alan bu ikonik film, yayınlandığı 1972 yılından beri gerek müzikleriyle gerek replikleriyle günümüzde halen izleyiciler tarafından oldukça benimsenmektedir. Kapitalizm, mafya, entrika, suç ve devlet eksenlerinde derinlemesine bir aile hikayesi anlatılıyor.
5. “Çok fazla düşündük ama çok az hissettik”
– Büyük Diktatör, 1940
Hem filmin başrolünü hem de yönetmenliğini üstlenen sinema efsanesi Charlie Chaplin, aynı zamanda filmin yapımcılığını ve senaristliğini de üstlenmiştir. Filmin her karesinde Chaplin’den esintileri fark etmemek mümkün değil.
Filmin hikayesi iki dünya savaşı arasındaki zaman diliminde, Tomania adındaki bir ülkede geçiyor. Tüm dünyaya kendini kanıtlamaya çalışan diktatör Hynkel’in halkını yönetişini bizlere gösteriyor bu film. Adolf Hitler‘i sert bir şekilde tiye alan yapım, Charlie Chaplin’in ilk sesli filmidir. Özgürlük ve insan hakları kavramlarının hiçe sayıldığı bir dönemi gözler önüne seren filmin unutulmaz sahnelerinden biri ise Charlie Chaplin’in tirar sahnesidir.
İşte o efsanevi monolog:
6. “Yaşamın tadını çıkarmak her insanın görevidir; çıkarmamak doğaya ters düşmektir. İnsan, açgözlü olmalıdır. Bunun ahlaksızlık olduğu öğretildi bize, ama öyle değildir. Hayata karşı açgözlü olmak bir erdemdir.”
– İkiru, 1952
Yönetmen Akira Kurosawa‘nın gerçekten yaşamanın ne olduğu sorusunu düşündüren başyapıtı, Japonya‘nın Amerika işgali altında olduğu dönemde geçiyor. Kapitalizm, kuşaklar arası kültür çatışması ve kültürel erozyon konularını ustaca ele alan Kurosawa; ölüm, yaşam, yozlaşma konularına adeta bir ağıt yakmıştır bu filmle.
Sinema sanatını her dakikasında bizlere yaşatan bu film, kanser olduğunu ve çok az ömrü kaldığını öğrenen bir belediye çalışanının, hayatın gerçek anlamını arayışı etrafında şekilleniyor.
7. “Bir kişi olman, kişiliğin olduğu anlamına gelmez.”
– Pulp Fiction, 1994
Quentin Tarantino, “Rezervuar Köpekleri” ile büyük çıkışını yaparak övgüleri topladıktan sonra, Pulp Fiction ile tarzını net bir şekilde belli etmiştir diyebiliriz. Dev oyuncu kadrosu, ayrıntılı kurgusu ve akılda kalan müzikleriyle Pulp Fiction, Tarantino’nun elinden çıkmış önemli kült eserlerdendir.
Üç farklı ana konudan ilerleyen film, gangster dünyasına bir iç bakış sunuyor. Birçok suçlu karakterin hikayelerinin biraz karma, biraz şans eseri bir araya gelişini konu alıyor Pulp Fiction. Tarantino, paralel kurgu tekniğiyle farklı zaman ve mekanlardaki karakterleri karşımıza çıkararak karmaşık hikayelere tanık ediyor bizleri.
8. “Annem hep şöyle derdi: ‘Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir.’ Benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum.”
– Forrest Gump, 1994
Winston Groom‘un kaleme aldığı aynı adlı eserden Robert Zemeckis tarafından uyarlanan bu film, verdiği mesajlar, ele aldığı konular ve farkındalık oluşturmasıyla beraber etkileyici bir sinema eseridir. 13 dalda Oscar adaylığı ve 6 ödüle sahip film, uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir başyapıt.
Film, sınır zekâ düzeyinde olan, düzgün yürümekte zorlanan otizm spektrum bozukluğuna sahip bir çocuğun aşk, arkadaşlık ve annesi ile ilişkisi çerçevesinde döner.
9. “Bana öyle geliyor ki herkes yaşamını bir başkasının yaşantısını mahvetmek için kullanıyor.”
– Guguk Kuşu, 1975
“En İyi Film” ve “En İyi Erkek Oyuncu” da dahil olmak üzere 5 dalda Oscar ödülüne layık görülen bu çarpıcı film, unutulmaz performanslarıyla kesinlikle kült filmlerin en etkileyici olanları arasındadır.
Film 1963’de, erkek hastaların bulunduğu bir psikiyatri koğuşunu ele alır. McMurphy’nin hapisten kaçma girişimi sonucu yakalanması ve bunun üzerine bir patolojik sorunu varmış taklidi yapmasıyla ve kendisi akıl hastanesine sevk edilmesi üzerine gelişiyor hikayemiz. Akıl sağlığı tedavisinde kullanılan insafsız yöntemleri gözler önüne seren Milos Forman‘ın bakış açısı, psikolojik hastalık tasvirlerinin sinema betimlemeleri arasında en başarılı olanlarından biri olarak kabul edilir.
10. “Ben her zaman doğruyu söylerim, yalan söylerken bile.”
– Scarface, 1983
80’li yılların atmosferini bambaşka bir perspektifle başarılı bir şekilde ele alan Scarface, sinema dünyasının ikonikleşmiş eserleri arasındadır.
Film, Al Pacino‘nun hayran bırakan oyunculuğuyla hayat verdiği Tony Montana karakterinin, hayatında yaşadığı ani yükseliş ve güç ile beraberinde gelen istek ve arzularını konu edinir. İsmini tüm dünyaya duyurmak isteyen karakterimiz, varoluşsal arayışının çözümünü kapitalizmde bulur, para kazanır ve kazandıkça istekleri artar. Paraya olan aşkı ve tutkusu yüzünden duygularına ve hırslarına yenik düşen ve kendini yanlış kararlara sürükleyen Tony’nin hayatının ani yükselişini ve ardından ani çöküşüne tanık oluyoruz.
11. “Hayat asla sahnelenemeyecek bir oyunun sonsuz tekrarından ibaret.”
– Amélie, 2001
2001 yapımı Amélie‘nin senaryosu Guillaume Laurant ve Jean-Pierre Jeunet‘in ortak eseri. Filmin yönetmen koltuğunda ise yine Jeunet’i görüyoruz. Film hem kurgusu hem müzikleriyle seyirciye huzur vererek, seyirciyi masalvari bir dünyaya taşıyor.
Kişinin mutlu olmasının, insanları mutlu ederek ne kadar kolay olduğunu ama aynı zamanda ne kadar zor olduğunu da gösteren bir hikaye. Sakin, huzur verici ve enerjik ilerleyen bir aşk hikayesiyle beraber gelen bir hayat hikayesi.
12. “Hiç gerçek olduğundan emin olduğun bir rüya gördün mü? Ya bu rüyadan hiç uyanamasaydın o zaman gerçek dünya ile rüya arasındaki farkı nasıl ayırt ederdin?”
– The Matrix, 1999
Yayınlandığı günden bu yana sayısız araştırmaya ve incelemeye konu olan Matrix, sinema tarihinin şüphesiz en başarılı ve en etkileyici filmlerinden biridir. Wachowski kardeşlerin hayatımıza kattığı bu başyapıt, seyircinin gerçek algılarıyla ustaca oynamıştır.
Bilim kurgu ve aksiyonun harmanlanışıyla ortaya çıkan bu distopik gelecek örneği, farklı gerçekliklerin varlığı üzerinde durarak bizi Matrix gerçekliğinde bir yolculuğa çıkarır.
13. “Hayatla mücadele etmektense uyuşturucuya sığınmak daha kolaydır. Çalmak, çalışarak elde etmekten daha kolaydır. Bir çocuğu dövmek, onu büyütmekten kolaydır. Aşkın bedeli vardır. Çaba, uğraş gerektirir.”
– Se7en, 1995
Yine David Fincher‘ın elinden çıkmış bir başka kült film: Se7en. Brad Pitt, Kevin Spacey ve Morgan Freeman‘ın eşsiz oyunculuğuyla birleşen bu 1995 yapımı film, seyirciyi soru işaretleriyle baş başa bırakan bir gerilim efsanesi.
Karanlık ve kasvetli bir atmosferle soluksuz bir maceraya götüren film, iki dedektifin bir seri katil üzerinden yollarının kesişmesini konu alıyor.
14. “Kelimeler bazen tüm duygularımızı ifade etmeye yetmiyor, çok sönük kalıyor.”
– Zerkalo (Ayna), 1975
Tarkovsky, insanın kendinden bir şey katmadan film çekemeyeceğini söyler. İşte tam bu düşüncesini savunur nitelikte olan Ayna filmi, Tarkovsky’nin kendi hayatından aşk, bağlılık ve anılar kesitleri ile karşımıza çıkıyor
İkinci Dünya Savaşı’nın öncesindeki dönemde geçen film, bizi eşsiz görsellerle kuşaklar arası bir yolculuğa çıkarıyor.
15. “Şeytanın yaptığı en büyük kurnazlık tüm dünyayı yaşamadığına inandırmakmış.”
– Olağan Şüpheliler, 1995
Senaryosuyla seyirciyi kendine adeta kilitleyen bir Bryan Singer eseri. IMDB‘nin “en iyi filmler” listesinde 28. sıradan kendine yer edinen film, dev kadrosu ve başarılı hikayesiyle bulunduğu yerin hakkını oldukça veriyor.
Beş farklı suçlunun, aynı suçtan şüpheli olmaları çevresinde dönen bir hikaye ele alınıyor.
16. “Bazen karanlıkta uyanıp kuzuların çığlıklarını duyuyorsun. Ve zavallı Catherine’i kurtarırsan kuzuları susturabileceğini düşünüyorsun. “
– Kuzuların Sessizliği, 1991
Jonathan Demme yönetmenliğinde beyaz perdeye Ted Tally‘nin aynı adlı romanından uyarlanan film, korku-gerilim türünün en iyi örneklerinden biridir. Anthony Hopkins ve Jodie Foster‘ın başarılı oyunculuk performansı da işin içine girince, unutulmaz bir film çıkmış ortaya.
Filmin hikayesi, bir seri katilin peşinde olan genç FBI ajanının başka bir seri katil olan Hannibal Lecter ile yollarının kesişmesi etrafında şekilleniyor.
17. “Berbat bir şey olmalı. Her şey geriye doğru sanki bir sonraki yapacağın şeyi biliyorsun. Ama ondan önce ne yapmış olduğunu bilmiyorsun.”
– Memento, 2001
Kült filmlerin efsane ve bir o kadar da kafa karıştırıcı yönetmeni Christopher Nolan‘dan dahice bir yapım. İzleyip de etkisinde kalmamak mümkün olmayan filmin başrolünü Guy Pearce oldukça başarılı bir şekilde sırtlanıyor.
Bir adamın hafızası ile olan savaşını akıl almaz bir oyun şeklinde anlatan film, soluksuz izlenecek kurgusuyla seyirciyi büyük bir gerilim ve bilinmezliğin içerisine sürüklüyor.
18. “Unutma Red, umut iyi bir şeydir. Belki de en iyisi ve iyi şeyler asla ölmez.”
– Esaretin Bedeli, 1994
Sinema tarihinin belki de en üzücü sahnelerini de barındıran bu film, 7 dalda Oscar ödülüne aday gösterilmiştir ve IMDB kullanıcılarının oylarına göre de tüm zamanların en iyi filmidir. Defalarca Oscar’a aday gösterilen yönetmen Frank Darabont‘un elinden çıkmış şahane bir başyapıt.
Hikaye, iki mahkumun hapishanede kurduğu dünyayı konu alıyor. Umutlu ve hayata bağlı bakış açısına sahip Andy, çevresindeki mahkumları, parmaklıklar ardında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır.
19. “Öldürdüğüm her adamla birlikte evden daha da uzaklaştığımı hissediyorum.”
– Er Ryan’ı Kurtarmak, 1998
Savaş filmlerinde kendini kanıtlamış usta yönetmen Steven Spielberg‘ün şüphesiz en beğenilen eserlerinden biri.
İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı anlarından olan Normandiya Çıkarması sırasında savaşta esir düşen James Ryan isimli bir askerin kurtarılması için verilen mücadelede yaşananlar anlatılıyor.
20. ” Kardeşlerim, bu hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır.”
– Gladyatör, 2000
2000 yılında yayınlanan bu sıra dışı hikayeyi ele alan film, En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da olmak üzere toplam 5 dalda Oscar ödülüne sahip olmuştur.
Generallikten arenaya bir köle olarak gönderilen Maximus ve onun üzerinde hain planlar kuran Commodus‘un çevresine gelişen olaylar, güçlü oyunculuk performansları ve aksiyon dolu sahnelerle Gladyatör kuşkusuz Ridley Scott‘ın en sevilen işlerinden biri.
21. “En küçük kişi bile, geleceğin akışını değiştirebilir.”
– Lord of The Rings, 2001
Sinema tarihinde “üçleme” denilince akla ilk gelen efsanevi yapımlardan biri, Yüzüklerin Efendisi serisi. J.R.R Tolkien‘in usta kaleminden çıkan bu fantastik hikaye, bugün sinema dünyasında çığır açmış filmlerden.
Büyük bir kötülüğün dünyayı etkisi altına alması ve dünyanın kaderini değiştirecek olan yüzükten kurtulmak için verilen amansız mücadele Yüzüklerin Efendisi serisi sayesinde bizlerle buluştu.
Kaynak:























