Kimisi için lise, kimisi için üniversite, kimisi için ise hayatın çok daha ileri yaşları… Ama en çok şaşırtan ve öğreten yaşlardan biri, kime sorsanız 20’ler. Biraz kaybolma, biraz öğrenme, sürekli bir bekleyiş. “Ee benim sıram ne zaman gelecek?” endişesi. Onun üstüne bir de geç kalma korkusu ve yanlış yapma telaşı.
20’ler, bir yandan dünyanın seni şekillendirmesine izin verirken diğer yandan “ben kimim?” sorusunun peşinden sürüklendiğin yıllar. İşte tam da bu yüzden bazı şarkılar var ki seni olduğun yerden alıp tam bu hislerin ortasına bırakıyor. Yalnız olmadığını, herkesin bir parça kayıp olduğunu hatırlatıyor.
20’li yaşların kayboluşuna, arayışına ve zaman zaman gelen umutlarına eşlik edecek birkaç şarkı derledik. Kendini şarkılarımızda bulman dileğiyle.
1. Billy Joel – Vienna
Bir şeylere yetişme, geride kalma korkusunu en güzel ve vurucu şekilde anlatan şarkılardan biriyle başlamak istedik listeye. Billy Joel, 2008 yılında New York Times’a verdiği röportajda “Vienna” şarkısını en sevdiği iki parça arasında biri sayıyor. Şarkının ilham kaynağı, Joel’in babasıyla buluşmak üzere on beş yıl sonra Viyana’ya yaptığı bir gezi. Viyana’da dolaşırken yaşlı bir kadının sokakları süpürdüğünü gören Billy babasına sormuş: “Bu yaşlı teyze ne yapıyor böyle?”. Babası ise, “İşi var, kendini faydalı hissediyor, mutlu, sokakları temizliyor, emekli edilip kenara atılmıyor.” demiş. Billy Joel bu şarkıyı, hayatı sadece 20’li ve 30’lu yaşlara sıkıştırmaya çalışma tuzağına karşı bir uyarı olarak görüyor:
“Tüm hayatını, Amerikan rüyasını yakalamak, yarışta öne geçmek için kendini harcamaya çalışmak zorunda değilsin. Yaşanacak uzun bir hayat var.”
Bu anıdaki hikâye, kimi için tartışmalı olabilir ama “Vienna” her halükarda hızla akan zamanın içinde nefes almayı unuttuğumuz o anları hatırlatıyor bize.
Slow down, you crazy child
(Yavaşla biraz, deli çocuk)
You’re so ambitious for a juvenile
(Çok hırslısın yaşına göre)
But then if you’re so smart
(Ama madem bu kadar zekisin)
Tell me why are you still so afraid?
(Söylesene, neden hala bu kadar korkuyorsun?)
2. Noah Kahan – Growing Sideways
Noah Kahan’ın Stick Season albümünün tamamı aslında bu listeye çok rahatça eklenebilir. Ama bizim favorimiz “Growing Sideways“. Hâlâ dinlemediyseniz tüm albümü dinlemenizi kesinlikle öneririz.
“Growing Sideways,” kendini bulamadan veya hiç bulamayacağını düşünerek yola devam etmenin yarattığı o tuhaf kaybolmuşluk hissini o kadar güzel anlatıyor ki… Aslında içten içe tükenmiş hissediyoruz ama hâlâ işliyor ve devam edebiliyoruz. O zaman durmak için bir sebebimiz yokmuş gibi. Kimimiz için şarkının en sarsıcı cümlesi tam da bu:
“I’m still angry at my parents for what their parents did to them”
(Hâlâ anne ve babama, onlara anne babalarının yaptıkları yüzünden kızgınım.)
Bu satır, anlayış ve kırgınlık arasında sıkışmış bir yetişkinin iç dünyasını ortaya koyuyor. Bir yandan ailesini anlamaya, affetmeye çalışıyor ama diğer yandan o zincirin bir halkası olduğu için kızgın. İşte bu yüzden nesiller arası travmanın izleri hala silinmemiş oluyor.
‘Cause everyone’s growing and everyone’s healthy
(Çünkü herkes büyüyor ve herkes sağlıklı/yolunda)
I’m terrified that I might never have met me
(Korkuyorum… Ya aslında kendimle hiç tanışmadıysam?)
Oh, if my engine works perfect on empty
(Eğer motorum boşken bile kusursuz çalışıyorsa)
I guess I’ll drive
(Sanırım sürmeye devam edeceğim)
3. ABBA – Slipping Through My Fingers
Mamma Mia müzikalinden ve filminden hatırladığımız o meşhur ABBA şarkısı… Filmde Donna’nın (Meryl Streep) kızı Sophie’ye (Amanda Seyfried) söylediği, duygusal ve içten bir eser. ABBA’nın The Visitor albümünde yer alan bu parça, grup üyelerinden Benny Andersson ve Anni-Frid Lyngstad’ın kızı Linda Ulvaeus’tan ilham alınarak yazılmış. Şarkı, hem bir annenin çocuğuna duyduğu derin özlemi hem de zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlatıyor.
Aslında bu şarkıda bir anne konuşuyor. Ama biz, şu yaşlarımızda dinlerken sanki kendi küçüklüğümüze bakıyoruz. O çocuğa uzaktan sesleniyoruz. Onu tam olarak anlayamadan büyüttüğümüz için bir hüzün kaplıyor içimizi. Keşke biraz daha kalabilseydik onunla. Tıpkı şarkıda olduğu gibi keşke bazı sabahlar ona sarılıp “bugün acelemiz yok” diyebilseydik.
Sometimes, I wish that I could freeze the picture
(Bazen keşke resmi dondurabilseydim diyorum)
And save it from the funny tricks of time
(Ve zamanın oyunlarından koruyabilsem onu)
Slipping through my fingers
(Zaman parmaklarımın arasından kayıp gidiyor)
4. Wasia Project – Petals on the Moon
“Petals on the Moon“, herkesin kendi hayatının ritmini çoktan tutturmuş olduğu hissini çok güzel özetliyor. 20’li yaşlar da tam olarak böyle değil mi zaten? Kimi kariyerinde hızla ilerliyor, kimi yurt dışına taşınmış, kimi evlenmiş, kimi ise bambaşka bir şehirde yepyeni bir hayata başlamış. Sanki herkes uyumlu bir şarkı söylerken biz bir türlü tutturamıyoruz notayı. Yalnızlıkla, anlam arayışıyla ve kendini toparlamaya çalışırken bir yandan da içten içe kaybolma korkusuyla baş başa kalıyoruz. Ama yine de bir umut var bu şarkının içinde: Bir şekilde devam etme gücünü bulmak.
Hayatla baş etmenin zorluğu üzerine kurulu olan şarkı için Wasia Project şöyle diyor:
“Şarkı, zor zamanlarda kendini toparlayıp güç bulmakla ilgili; sanki Ay’daki bir taç yaprakmışsın gibi yavaşça süzülerek ama yılmadan devam etmek.”
I feel like everybody’s singing out of tune
(Herkes sanki farklı bir tondan söylüyor şarkısını)
I feel like I can’t help but always be so blue
(Sanki elimde olmadan hep hüzünlüymüşüm gibi hissediyorum)
5. Lorde – Ribs
“Ribs“, Lorde’un gençlik ve büyüme üzerine samimi düşüncelerini anlatan bir şarkı. Büyümenin verdiği o tatlı sert korkuyu burada dinleyebiliyoruz. Şarkıcının bu şarkı üzerine güzel bir anısı da var. Lorde, şarkıyı yazmadan önce kardeşi ve en yakın arkadaşıyla birlikte büyük bir ev partisi vermişler. O gece uyuyamamış ve şunları söylemiş:
“Yaptığımız şey güzel, gerçekten güzel. Bu büyük ev partisini vermek yetişkin işi. Ama aynı zamanda korkutucu, çünkü bildiğin dünyadan farklı bir yerde olmak var ortada. Tüm hayatım boyunca çocukların yaptığı şeyleri yaptım; sorumluluk almadan takıldım. Bir ayağını yetişkin dünyasında tutmanın korkutucu olması bu yüzden. Çünkü kim der ki geri dönebiliriz? Çocuk olup yetişkin şeyler yapabilir misin? O dünyayı geride bırakmak zorunda mısın? İşte bu düşünce hep geceleri uyanık tutuyor beni.”
This dream isn’t feeling sweet
(Bu rüya artık tatlı gelmiyor)
We’re reeling through the midnight streets
(Gece yarısı sokaklarında savruluyoruz)
And I’ve never felt more alone
(Ve hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim kendimi)
It feels so scary, getting old
(Yaşlanmak çok korkutucu geliyor)
6. Harry Styles – Matilda
Harry Styles’ın Harry’s House albümündeki “Matilda” şarkısı; aile içi zor ilişkiler, terk edilmişlik ve kendi geçmişinle yüzleşme temalarını işleyen çok özel bir parça. Şarkı, adını taşıyan bir karakterin, zor bir çocukluk ve ailesinden aldığı yaralarla nasıl başa çıktığını anlatıyor. Matilda’nın hikâyesi, özellikle 20’li yaşlar için çok dokunaklı çünkü bu yaşlarda çoğumuz geçmişimizle yüzleşir, kendi kimliğimizi ve hikayemizi kabullenmeye çalışırız.
Harry’nin sözlerinde kendi hayatını bulma yolundaki bu zorlu sürece sevgi dolu bir destek var. Anlattığına göre şarkı için ilhamı hayatındaki gerçek bir kişiden almış. Matilda ismi ise onun için sadece bir metafor; Roald Dahl’ın kitabındaki Matilda karakteriyle hafifçe gizlenmiş bu kişi, şarkının duygusal merkezini oluşturuyor.
You can let it go
(Bırakabilirsin artık)
You can throw a party full of everyone you know
(Tüm tanıdıklarınla dolu bir parti verebilirsin)
And not invite your family ’cause they never showed you love
(Aileni çağırmak zorunda değilsin çünkü onlar sana hiç sevgi göstermedi)
You don’t have to be sorry for leavin’ and growin’ up
(Uzaklaşmaktan ve büyümekten dolayı kendini üzgün hissetmene gerek yok)
7. Noah Kahan – Hollow
Başka bir Noah Kahan şarkısı eklemesek bu liste eksik kalırdı. Kendini keşfetmek, kaybolmuşluk hissi ve içsel boşluk gibi duyguları anlatma konusunda Kahan gerçekten çok başarılı. “Hollow” da tam olarak bu duygulara dokunan bir şarkı.
Küçükken büyüyünce her şeyi bilecekmişiz gibi geliyor. Hani derler ya, “Yemeğini ye de çabuk büyü.” O zamanlar sanki büyüyünce her şey avucumuzun içinde olacak sanıyoruz. Bildiğimizi, çözeceğimizi, anlayacağımızı düşünüyoruz. Ama büyümek demek her sorunun cevabını bulmak değilmiş. Bu şarkı da tam olarak bunu bize söylüyor.
If I’m getting old, I’m getting old, I’m getting old
(Eğer yaşlanıyorsam yaşlanıyorumdur)
Why are there so many things that I don’t know, that I don’t know?
(Ama neden hala bilmediğim bu kadar çok şey var?)
8. Mitski – Class of 2013
“Class of 2013“, Mitski’nin henüz üniversite öğrencisiyken kaydedip kendi imkanlarıyla yayımladığı bir parça. Şarkının başlığı da muhtemelen onun mezun olduğu yıl olan 2013’e bir gönderme. Bu kısa ama vurucu şarkıda Mitski, mezuniyet sonrası başlayan o bilinmezlik dolu dönemin yarattığı kaygıyı derin bir şekilde hissettiriyor. Genç yaşta kendi yolunu bulma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmanın getirdiği korkuyu iliklerine kadar yaşatıyor dinleyene.
Hayatımızda bizi büyüten, bize bakan kişiye bir sesleniş var. Onun yanında biraz daha kalabilme, her şeyin yükünü omuzlamadan önce biraz daha soluklanabilme isteği. Kendi hayatımızı kazanmaya, çözmeye başlamadan hemen önceki o son durak gibi. Şarkı, hem bir vedalaşma hem de içten gelen bir “henüz hazır değilim” fısıltısı.
(Birkaç ay daha hayâl kurabilir miyim?)
9. Paptircem – Kaybettim Yirmilerimde
Bir de o şarkı var ki… Eğer bu listedeki şarkılardan birkaçı gözlerinizi doldurduysa Paptircem’in “Kaybettim Yirmilerimde” parçası muhtemelen sizi en çok yaralayanlardan biri olacak. Çünkü bu şarkı, 20’li yaşların o tarifi zor çöküşlerini kelime kelime anlatıyor.
Dünya adil değil, bunu fark etmekle başlıyor zaten bu yaşlar. En güzel yaşların denilen o dönem, aslında en kırılgan, en sessizce çöken yaşlar olabiliyor. Ama ne olursa olsun bu şarkıda olduğu gibi içimizde hep bir umut vardı ve belki hala var. Bazen biraz kazıp, deşerek arayıp bulmak gerekiyor onu.
Bir umut vardı içimde
Kaybettim yirmilerimde
“Her şey ne güzel” diyeceğime
Kayboldum yirmilerimde
10. Taylor Swift, Phoebe Bridgers – Nothing New
Taylor Swift, “Nothing New” şarkısını, 2012 tarihli Red albümü için yazmış ancak şarkıyı 2021’deki Red (Taylor’s Version) albümünde “From the Vault” bölümünde yayımlamıştı.
18 yaşında her şeyi bildiğini sanıyorsun. Hangi bölümü seçeceğin, nasıl bir yol çizeceğin belli olacak, herkes senden bunu bekliyor. O yaşlarda her şey sanki planlı gibi geliyor; mezun olunca her şey yoluna girecek sanıyorsun. Ama 21-22’ye geldiğinde fark ediyorsun ki hiçbir şey o kadar net değilmiş. Belki hayâline kavuşmuşsun ama orası sandığın yer değilmiş. 20’ler işte böyle; hem emin, hem de büsbütün belirsiz.
Tabii, bu kadar şarkıdan sonra insana biraz karamsarlık çökmüyor değil. Ama yazının başında da söylediğimiz gibi insan kendini bu sözlerde, melodilerde bulunca yalnız olmadığını fark ediyor. 20’ler gerçekten de yolun başı. Hayat yeni yeni tadılmaya başlanıyor. Herkesin ritmi kendine özgü. Sen de kendi şarkını bir gün mutlaka bulacaksın.
And I wake up in the middle of the night
(Gecenin bir yarısı uyanıyorum)
It’s like I can feel time moving
(Sanki zamanın hareket ettiğini hissedebiliyorum)
How can a person know everything at 18 but nothing at 22?
(18’inde her şeyi bilen bir insan, 22’sinde nasıl hiçbir şey bilmiyor olabilir?)
Kaynakça:
- Önce çıkan görsel ChatGPT ile oluşturulmuştur.
- “Billy Joel – Vienna.” Genius, Web. Erişim Tarihi: 08.07.2025.
- “Harry Styles – Matilda.” Genius, Web. Erişim Tarihi: 08.07.2025.
- “Lorde – Ribs.” Genius, Web. Erişim Tarihi: 08.07.2025.
- “New Noise: Wasia Project.” Genius, Web. Erişim Tarihi: 08.07.2025.
- “Nothing New (Taylor’s Version) – Taylor Swift.” Genius, Web. Erişim Tarihi: 09.07.2025.