2000’lerdeki Emo Akımı: Bir Alt Kültürün Sonu

Editör:
Gizem Yürük
spot_img

Geçmişten günümüze dünyanın her yerinde, her geçen on yılda yeni bir trend başlar. Savaşlar, ekonomik krizler, darbeler, toplumsal olaylar ve tabii ki teknoloji ve sosyal medya, bu trendlerin belirlenmesinde büyük rol oynar. “Bir zamanlar şu kıyafetler modaydı, şu renkler o dönem patlamıştı” dediğimiz trendlerden bazıları, zamanla popülerliğini kaybedip yok olur; şanslı olanlarsa, akıllara kazınır ve o kültürün bir parçası haline gelir.

Bu yeni kültürü yansıtan ilk kesim gençlerdir çünkü gençler tıpkı değişimin kendisi gibi dinamik ve yeniliğe açıktır. Hatırlar mısınız Türkiye’de de emo gençleri, emo makyajı, emo saç kesimi, emo takıları, emo kıyafetleri gibi tabirler vardı. Peki kimdi bu emolar? Ülkemizde bu akım nasıl popüler olmuştu ve şimdi nereye kayboldu?

Emolar Nasıl Görünürdü?

reddit

2000’ler dendiğinde Türkiye’de aklımıza gelen birçok trend oldu. Popçu “tiki”ler, apaçiler, arabesk rapçiler, emolar… Bu akımların hepsi, isimlerinden tahmin edebileceğiniz üzere, belli bir müzik tarzını benimseyen gençlerin, bu stili giyim ve yaşam tarzlarına yansıtması üzerine konulan isimler.

Hatta siz şu anda her bir kategorinin ismini okurken muhtemelen o dönemin saç makyaj ve konuşma stili, internet ortamlarındaki yazışmalarda kullandıkları garip imgeleri bile gözünüzün önüne gelmiştir.

Emo denilince de akla ilk önce saçların ön kısımlarının gözlerini bile kapatacak derecede uzun ve hacimli oluşu, yıpranmış siyah ojeleri, siyah makyajları, çivili piercingleri ve yırtık kot pantolonları gelir. “Emo” sözcüğünün kökeninin İngilizce “Emotional Hardcore” yani “Duygusal Sertlik/Uç Nokta”nın kısaltılmışı olması nedeniyle kendilerine bu ismi takan nesil; büyük çoğunlukta melankolik, asi, isyankâr ve içine kapanık olduğu için kendilerini ifade etme yolu olarak dış görünüşlerini seçtiler ve iç dünyalarını dış görünüşlerine yansıttılar. Ağırlıklı olarak siyah kıyafetlerde kendilerini buldular ve sonuçta bir insanın, gördüğü zaman direkt “emo” diyebileceği ikonik bir görünüm oluşturdular.

Nasıl Popüler Oldular?

researchgate

Bu alt kültürün Türkiye’de yayılmasında, internetin yaygınlaşması, forum ve toplulukları kullanan insanların artması büyük rol oynadı. Özellikle 2005-2008 jenerasyonunda genç olanların aktif kullandığı Myspace adlı site, emo neslinin popülerleşmesinde başroldeydi.

Myspace henüz ünlü olmamış, genç amatör şarkıcı adaylarına, şarkılarını siteye yükleyip büyük kitlelere sunma imkânı veren, “2000’lerin sosyal medyası” diyebileceğimiz birkaç uygulamadan birisi. Burada MP3 çalarlarından müzik dinleyen ve kendileri de benzer tarzda müzik üretmek isteyen gençler, kendi alanlarını yaratıp videolarını paylaşırken, birbirlerinin giyim tarzlarından da esinlenerek online topluluklar üzerinden yavaş yavaş etkileşime geçtiler ve ruh halleri giyim tarzlarına da yansıdı. Siyah ağırlıklı tarzlarından doğan bu “Dark Aesthetic”, onların kimliği oldu.

Emo Kültürü Türkiye’de Nasıl Yankı Buldu?

onedio.com

Türkiye 2010 yılını geride bırakırken emolar, “emoturkiye.com” adlı bir forum sitesi kurdu ve bu oluşumla birlikte etkileşimleri gün geçtikçe artmaya başladı. Bu oluşumun Türkiye’deki yansımasını en fazla gördüğümüz yer liseler, mahalle arasında kalabalık olmayan sessiz sakin boş alanlar, belki underground müzik stüdyoları, belki de gizemli sokak araları oldu. Fakat her akımın karşıtları olduğu gibi Türkiye’de emoların yaygınlaşmasıyla bu alt kültür, satanizmle bağdaştırıldı ve emo karşıtları çoğalmaya başladı.

Hatta bu anti-emo grup, o dönemin en büyük Facebook gruplarından olan “Emolar Taksim’e Girmesin” isimli bir grup bile kurdular. Türkiye’de ana haber bültenlerinde evden kaçan, kendilerine çeşitli şekillerde zarar veren emoların yer bulmaya başlaması, evlerinde o yaşlarda çocukları olan aileleri endişelendirdi ve ailelerin; mazoşist, intihara meyilli bir topluluk olduğunu düşündükleri bu emo akımının, gençlere zarar verdiğini düşünmesine sebep oldu.

 beşiktaş postası

Toplumdan Dışlanmaları ve Çöküş Dönemi

Emo Kültürü, kızlarsoruyor

Yaşadıkları çevrelerden artık tamamen dışlanan emolar, yozlaşmaya başlayan toplumda ve internet ortamında, görünümleri ve duygusal ruh halleri sebebiyle “caps” malzemesi oldu. Alay edildiler, zorbalandılar, dışlandılar, sohbetlerde espri konusu haline geldiler.

Hem dünyada hem Türkiye’de gelişen teknoloji ve sosyal medyadan dolayı kendilerine yer bulmakta zorlanan emolara bir darbe de punk müzik gruplarından geldi. Değişen dünyaya ayak uydurmak ve adını daha geniş kitlelere duyurmak isteyen bu müzik gruplarının, artık sınırlı bir kesime hitap eden değil, herkesin dinlediği yaygın müzik tarzlarına geçiş yapmaya başlamasıyla birlikte, emo kültürü popülerliğini yitirdi ve bir daha eskisi gibi toplumda gözükmediler.

Peki Eskinin Emoları Şimdi Ne Yapıyor?

onedio

Ufak bir yıl hesabıyla 2010 civarı 17-18 yaşında olan emoların 90’lı yılların başında doğduklarını düşünürsek, şu anda 30’lu yaşlarının ortalarında olan emoların, muhtemelen evli, çocuklu, düzenli bir hayatları var. İçlerindeki asi ruhu kabul etmeyen bu topluma küsmüş olmaları olası.

“Gençken abartılı bir emoydum. Sırf Myspace profilimi özelleştirmek için kodlama öğrenmiştim; şu an tam zamanlı bir web geliştirici ve 4 yaşında bir çocuk annesiyim. Önceki fotoğrafım 2005/2006’dan, diğeri ise bu yıl şirket için çektirdiğim vesikalık fotoğraf. Hala hafta sonları biraz emoyum.”

Oysa günümüzde sosyal medyada değişen görünümler, tarzlar, influencerlar o kadar aynı ki, hepimizi “tek tip”leştirmek isteyen bu toplumda onlar siyah göz kalemleriyle, çivili piercing’leriyle ve isyankârlıklarıyla büyük bir fark yaratmıştı.

Sadece emolar için değil, toplum tarafından dışlanan azınlıklardan herhangi birine dahilseniz, önce var gücünüzle kendinizi kabul ettirmeye çalışırsınız, ses çıkarırsınız, protesto edersiniz, “Ben de varım” dersiniz. Ama o toplum farklılıkları görmezden gelen, kendinden olmayanı dışlayan bir toplum olduğu müddetçe siz yavaş yavaş küstürülür ve aynı olma mecburiyetine düşersiniz.

Herkesle aynı giyinmek, aynı düşünmek, aynı yaşamak zorunda hissedersiniz ve en sonunda sizin çocuklarınız doğduğunda da onlara bunu aşılarsınız. “Topluma uyum sağla, farklı olma, itaat et, kabul gör.” Bu politik bir kısır döngüdür.

Oysaki birbirimize saygı duyan, karşımızdakini farklılıklarıyla kabul eden bir toplum olsak, kimseyi yaşadığı çevreye yabancı hissettirip yalnızlaştırmasak daha güzel bir yer olmaz mıydık? Hepimizi kucaklayan bir kültürel çeşitlilikle çok daha mutlu yaşamaz mıydık?

Emolar şu anda nerede ne yapıyor bilemeyiz ama onlara bir mesajım var. Belki bebeğinizi uyuturken, belki bir devlet kurumunda çalışırken, belki sıkıcı rutin bir hayatınız varken, belki akşama aileniz için yemek hazırlarken, kendinizi yıllardır çoktan bastırdığınızı zannedersiniz ama bir yerde siyah eyelinerlı, siyah yırtık tişörtlü, kabarık saçlı bir genç gördüğünüzde, içinizde bir yerlerde bir şeyler canlanacak biliyorum. O bir gençlik hevesi değildi. Birçoğunun değerini bilemediği, yanlışa karşı gelen, topluma isyan eden ruh sizde zaten vardı. O yüzden kendiniz olmaktan vazgeçmeyin, sadece kendiniz kalsanız bile.


Kaynakça:

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks