Gelişen dünya ile sinema dünyası da ilerliyor. Günümüzde yüksek teknolojiyle donatılmış filmler izleyebiliyoruz. Peki, eski zamanlarda günümüz imkanlarından mahrum bir şekilde çekilen filmler neden daha iyiydi? Bu soruya cevap verebilecek 1990-2000’li yıllar arası çıkmış en iyi filmleri aşağıda listeledik!
Goodfellas (1990)

Henry Hill isimli bir gangster, Jimmy ve Tommy adında iki arkadaşıyla bir soygun yapmaya kalkarlar. Hedeflerini yukarı diken arkadaş grubu diğer herkesi öldürür ve mafya camiasında yükselirler. Fakat her yükselişin ise bir düşüşü vardır. Gerçek bir hikayeyi anlatan bir filmdir. Henry Hill’in gerçekten bunları yaşamış olduğunu bilerek izlemek, filmi daha da heyecanlı kılıyor.
The Silence Of The Lambs (1991)

Genç bir FBI ajanı olan Clarice Starling, kurbanlarının derisini yüzen katilin elinden bir kadını kurtarmaya çalışır. Clarice, katile ulaşmak için başka bir suçlu olan psikopat doktor Hannibal Lecter’la görüşür. İstediği bilgileri almak için Hannibal ile yakınlaşmak zorunda kalan Clarice’in düşünceleri hiç ummadığı yönde değişir. Beklenmedik son ve anlarla kendini sevdiren bu film, aldığı ödülleri hak eden türden bir örnektir.
Reservoir Dogs (1992)

Altı yabancı bir soygun için patronları tarafından görevlendirilir. Herhangi bir yakalanma ya da işlerin ters gitme durumuna karşı, birbirlerini tanımamaları ve yakınlaşmamaları için hepsinin ismi bir renktir. Soygunun başarılı bir şekilde biteceğini düşünseler de işler istedikleri gibi gitmez. Soygun sırasında polislerin gelmesinden dolayı içlerinden birinin polis olduğunu düşünürler. Kurgusuyla büyüleyen bir Tarantino filmidir. Ayrıca Tarantino filmde oyuncu olarak da karşımıza çıkmaktadır. Aksiyon ve gerilimi hiç bitmeyen kült filmler arasındadır.
Schindler’s List (1993)

Polonya’nın Krakow bölgesindeki Yahudilerin, Nazi birlikleri tarafından kamplara götürüldükleri zamanı anlatan bir filmdir. Bir Nazi olan Schindler, Krakow’da iş yapmayı ve çok zengin olmayı amaçlar. Yahudilerden kalan bir fabrikayı çok ucuza alır ve maliyetlerini düşük tutabilecek bir muhasebeciyle yoluna devam eder. Yahudi işçilerin çalışma maliyetleri çok ucuz olduğu için, fabrikaya onları alırlar. Schindler’ın karakteri, film boyunca oldukça değişecektir.
Pulp Fiction (1994)

Ringo ve Yolanda, hayatlarına renk katmak için küçük soygunlar yapan sevgililerdir ve farklı bir planın peşine düşerler. Vincent Vega ve Jules Winnfield, Marsellus Wallece adında bir mafya babasının tetikçileridir. Vincent, Marsellus’un karısı olan Mia’ya göz kulak olmak için görevlendirilir. Jules, başına gelenler yüzünden suç dünyasını bırakmak istiyordur. Bir boksör olan Butch Coolidge ise para karşılığı hile yapmayı reddeder ve şehirden kaçmaya çalışır. Hayatları birbirinden farklı olan bu insanların yollarının kesişmesi kaçınılmazdır. Farklı zamanları ve hikayeleri anlatan bu film, son ana kadar merak unsurunu canlı tutuyor. Post-modern ve neo-noir kavramlarını işleyen bu film, 90’ların kült filmlerinde biri olarak listede yerini alıyor.
Seven (1995)

David Mills ve William Smorset adlı iki dedektifin bir seri katili yakalama hikayesini anlatıyor. Katil, hristiyan dininde yasak olan yedi günahı işleyen insanları öldürüyor. Bunlar; kibir, açgözlülük, şehvet, kıskançlık, oburluk, öfke ve tembelliktir. Katilin izini süren dedektifleri ise sürprizlerle dolu bir yolculuk bekliyor. Sürükleyici hikayesiyle psikolojik-gerilim kategorisinde klasikler arasında yerini alıyor.
Trainspotting (1996)

Film, Mark Renton ve arkadaşlarının uyuşturucu bağımlılığını konu alıyor. Sürekli sorun çıkartan, partilerden çıkmayan, hep daha fazla uyuşturucu kullanmak isteyen bir arkadaş grupları vardır. Mark sürekli uyuşturucuyu bırakmayı denemiştir ama başarılı olamamıştır. Tekrardan bırakma çabasındayken işler daha da kötüye gider. Mark hastaneye kaldırılır ve hayatını değiştirme kararı alır. Somuttan çok soyut kavramları anlatan bir filmdir. Arkadaşlıkları, hayatı sorgulatan ve seçimleri hatırlatan izlemeye değer bir kitap uyarlamasıdır.
Life Is Beautiful (1997)

İkinci dünya savaşı sıralarında Almanların İtalya’da yaptıkları Yahudi soykırımını anlatan bir film. Her zaman neşeli, güler yüzlü olan baş karakter Yahudi Guido, İtalya’da yaşıyordur. Bir gün Dora adlı bir öğretmene aşık olur. Dora başka biriyle evlendirilmek üzereyken kaçıp evlenirler. Joshua isminde bir erkek çocukları olur. Hayatları çok güzel geçerken Guido ve Joshua, Almanlar tarafından götürülürler ve Yahudiler için olan kamplara yerleştirilirler. Bunu duyan Dora’da onlarla beraber gitmek için Almanlara “beni de alın” der. Yahudilere ağır iş yükü uygulanır ve hayatlarını cehenneme çevirirler. Guido ise oğluna bütün bunların bir oyun olduğunu, puan kazanmak için ne derse onu yapmasını ve sonunda tank kazanacağını söyler.
American History X (1998)

1990’lı yıllarda ABD tarihinde gerçekleşen çatışmaları Nazi ideolojisiyle anlatan bir filmdir. Baş karakter Derek Vinyard bir Neo-Nazi’dir. İtfaiyeci babası ise siyahi bir uyuşturucu satıcısı tarafından öldürülmüştür. Bu düşünce yapısıyla hayatını sürdüren Derek, bir gün arabasını soymaya kalkan üç siyahiyi yakalar. Onları acımasızca öldürür ve hapse girer. Hapishanede yaşadıkları ve tanıyacağı insanlar, Derek’i tamamen değiştirecektir. Siyahi bir arkadaşı sayesinde iyiliğin beyazlara, kötülüğün siyahilere özgü olmadığını anlayacaktır. Derek’in kardeşi Danny de ırkçı düşüncelere sahiptir. Derek hapisten çıktıktan sonra kardeşine doğru yolu göstermek için uğraşır. Geçmiş ve maalesef ki günümüz sorunlarını çok iyi anlatan, insanlığı anlamak adına izlenmesi gereken başarılı bir filmdir. Irkçılık sahneleri ise kötüyü yansıtmak amaçlı siyah beyaz çekilmiştir.
Fight Club (1999)

Sıradan hayatından bunalan ana karakter Jack hasta olmamasına rağmen, uykusuzluğunu ve hayatının sıkıcılığını gidermek için hastalara moral veren terapi gruplarına katılmasıyla hikaye başlıyor. Burada kendisinde neleri değiştireceğini bilmeden, Marla ile tanışıyor. Bir iş gezisi sırasında ise Tyler Durden adında sabun yapan bir iş adamıyla tanışıyor. Hayatı ise o andan itibaren değişiyor. Tyler, ona bütün benliğini sorgulatıyor ve aslında olmak istediği adamı ortaya çıkarıyor. Yer altında bir dövüş kulübü açmaya karar veren ikili, burayı hayatlarının merkezi haline getiriyor. Film, beklenmedik bir son ile izleyenleri şaşkınlığa uğratıyor.
Memento (2000)

Eski bir sigorta müfettişi olan Leonard Shelby, pahalı kıyafetler giyer, son model araba kullanır ama bir yandan da ucuz motellerde konaklar. Leonard’ın tek amacı intikam almaktır. Leonard, karısına tecavüz edip öldüren adamların peşindedir. Polis tarafından dikkate alınmadığı için tek başına çözmek zorundadır fakat önünde büyük bir zorluk vardır: Leonard’ın nadir görülen, tedavisi olmayan bir hafıza kaybı hastalığı vardır. Karısının öldürüldüğü günden önceki olayları tüm ayrıntılarına kadar hatırlayabilen Leonard, 15 dakika önce ne olduğunu, ne yaptığını, nereye gittiğini ve neden gittiğini hatırlayamaz. Sürükleyici ve ters kurguyla çekilen bu film, kesinlikle en iyiler arasındadır.
Kaynak
Imdb.com. Web. 4.11.2023


