1984: Gözetim Altında İnsan Zihni Nasıl Değişir?

Editör:
Melek Yeşilyurt
spot_img

İngiliz edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan George Orwell, 1949’da 1984 adlı romanını yazmıştır. Eserinde totaliter rejimin insanların üzerindeki etkilerini anlatmıştır. Günümüzde hâlâ çok popüler bir distopya örneği olan 1984, insan zihninin değiştirilip kontrol edilebileceğini gösterir. Bu yazıda da sürekli gözetim altında olan insanların zihninin nasıl değişebileceğini inceleyeceğiz.

George Orwell’in Hayatı ve Eserleri

haber7.com

George Orwell, 1903 yılında Hindistan’da doğmuştur. Asıl adı Eric Arthur Blair’dir. Daha küçükken annesi ve kız kardeşi ile birlikte İngiltere’ye dönmüşlerdir. İngiltere’nin en prestijli okullarından biri olan Eton Kolejinden mezun olmuştur. Mezuniyetinden sonra üniversiteye gitmeyip polis teşkilatına katılmıştır. İngiltere sömürgesi altında olan Burma’da çalışmış ama süreci zorlu bulup İngiltere’ye geri dönmüştür. Bir süre sefalet içinde yaşamış ve bu dönemde asıl tutkusu olan edebiyata yönelmiştir. Jack London‘dan ilham alarak yazmaya yönelmiştir. İlk eseri olan Paris ve Londra’da Beş Parasız bir nevi otobiyografidir, yaşadığı zorlukları anlatmıştır. 

Hayatındaki asıl dönüm noktası İspanya İç Savaşı olmuştur. İlk başta gazete muhabiri olarak gittiği savaşta cumhuriyetçi milislere katılıp teğmenlik rütbesine kadar yükselmiştir. Savaşta aldığı bir yaralanma sonucu ölümden kıl payı kurtulmuştur. Bunun sonucunda İngiltere’ye geri dönmüş ve Homage to Catalonia adlı eserini yazmıştır.

En çok bilinen iki eseri Hayvan Çiftliği ve 1984‘tür. Bu eserlerinde totaliter rejimleri ve baskıyı konu alır. 1984‘te bu rejimin insanları artık bir birey olmaktan çıkarmasını anlatır. İnsanlar artık özgür bireyler değillerdir ve Parti’nin kontrolü altındadırlar.

1984 Romanının Konusu ve Temaları

ar.inspiredpencil.com

1984, günümüzde hâlâ popülerliğini sürdüren distopyalardan biridir. Roman, totaliter rejim ile yönetilen Okyanusya’yı anlatır. Ana karakteri Winston, Parti’nin altında çalışmaktadır ve Parti’nin öğretilerine aykırı bazı düşüncelere sahiptir. Okyanusya, Parti tarafından yönetilir ve sloganlar ile ülkeyi kontrol altında tutarlar. Bu sloganlardan en baskın olanı “Büyük Birader’in gözü üstünde.”dir.

Halkı yalnızca sloganlarla değil, tele-ekranlar ve casuslarla da kontrol altında tutarlar. Herkesin evinde bulunan tele-ekranlar, televizyona çok benzerler. Ama televizyonun aksine tele-ekranlar, çift taraflı çalışırlar. Yani insanlar hem ekrandan bir şeyler izleyebilirken hem de izlenirler. Tele-ekranlar ile insanların evlerinde bile onları gözetlerler. Böylelikle isyan çıkarmak gibi eylemler imkansızlaşır. İnsanları birer robot haline getirmişlerdir. Winston bunların farkındadır ve düşünceleri ile aslında Parti’ye ihanet eder. Roman, Winston’ın bu Parti karşıtı düşünceleri günlüğüne yazması ile başlar ve daha sonrası özgürleşmek istemesi ile devam eder.

Özgürlük, Okyanusya’da tabu olan kelimelerdendir. Hatta sloganlardan bir tanesi “Özgürlük köleliktir“tir. Winston gizli saklı iş çevirebileceğini düşünür fakat her hareketlerinin gözetim altında olduğu bir ülkede bu pek mümkün değildir. 1984, bizi totaliter rejim sonucu oluşabilecek tehlikelere karşı uyarıdır. Her hareketimizin izlendiği bir rejimde kontrol edilmemiz kolaylaşır ve istedikleri gibi hükmedebilirler.

Gözetim Altında İnsan Zihni Nasıl Değişir?

bookanalysis.com

“Savaş barıştır.
Özgürlük köleliktir.
Cahillik güçtür.”

George Orwell, bu romanı ile insan zihninin gözetim ile değiştirilebileceğini göstermiştir. Parti, Okyanusya’yı hem korku hem de kısıtlamalar ile yönetir. Sürekli gözetim altında olan insanlar artık özgürce düşünemezler çünkü yakalanmaktan ve cezalandırılmaktan korkarlar. Bu yüzden de bir nevi öz-sansür geliştirirler. Düşünmek artık tehlikeli bir eylem olmuştur. Tele-ekranlar ve casuslar her an sizi ihbar edebilir ve cezalandırılabilirsiniz, bu nedenle de düşünme eylemi kısıtlanır, sadece Parti’nin istediği kadar düşünebilirsiniz.

Parti, halkı sadece bu yöntemle değil dili değiştirerek de kontrol altında tutar. Yenisöylem adlı bir dil geliştirmişlerdir. Bu dilde yeni kelimeler üretmektense kelime silerler. Sadece Parti’nin onayladığı kelime ve anlamlar kalır. Bu da düşünmeyi kısıtlayan etkenlerden biridir çünkü insanlar kendilerini kelimeler ile ifade ederler ve eğer öyle bir kelime yoksa o eylemi düşünemezsiniz de. Mesela isyan kelimesi, böyle bir kelimeyi ve anlamını bildiğimiz için o eylemi yapabiliriz ama sözlüğümüzde öyle bir kelime yoksa o eylemi tarif edemeyeceğimiz için düşünemeyiz de. Kendimizi ifade edebildiğimiz kadar özgürüzdür. Okyanusya halkı da dilleri giderek kısaldığı için bireysellikten gittikçe uzaklaşır.

Zihnin nasıl kontrol edildiğini açıkladık, şimdi de nasıl değiştirildiğine bakalım. George Orwell, zihnin gözetim altında nasıl değiştiğini Winston üzerinden anlatır. Winston, Parti’nin açıklarının farkında olan bir karakterdir. Tarihi değiştirdiklerini ve tutarsızlıklar olduğunu fark eder, sadece sonuçlarından korktuğu için bir aksiyon alamaz. Daha sonrasında cesaret bulduğunda ise ihanete uğrar. Bu ihanetle birlikte Parti’nin gerçekten her zaman her şeyden haberdar olduğunu görürüz. 

Kitabın son sahnelerinde Winston’ın zihnini değiştirdiklerini yani bir nevi beynini yıkadıklarını görürüz çünkü Winston artık Parti için bir tehdittir ve değiştirilmelidir. İşkence ile Winston’ın düşüncelerini değiştirirler, tekrardan Parti’ye bağlarlar. En büyük korkusunu kullanırlar. Böylelikle karşı tarafın itaat etmekten başka şansı kalmaz. İnandıkları doğruları yanlışa çevirip kendi doğrularını empoze ederler. Gözetim ve baskı insan zihnini komple etkisi altına almıştır ve istediği gibi şekillendirir. 

Roman, gözetim ve baskı ile insan zihinin kontrol edilebileceğini gösterir. Parti, Okyanusya halkını sadece kontrol etmekle kalmaz, kendilerinin istemediği gibi davrandıklarında beyinlerini de yıkar. Sürekli gözetim, işkence ve korku ile insan zihnini kısıtlar, insanları robotlara dönüştürür. Bir zamanlar özgür olan Okyanusya halkı, Parti’nin aşırı kontrolcülüğü ile köleleşmiştir.


Kaynakça:

Öne çıkarılmış görsel web

“George Orwell Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri.” Türkedebiyatı.org. web. 15.09.2025

Orwell, George. 1984. İstanbul: Can Yayınları, 2000. 

Tekin, Esra. “George Orwell’in 1984’ü: Totaliter Rejimde Gerçeklik, Zihin Kontrolü ve Propaganda.” Typelish, 2024. web. 15.09.2025

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.