1969 Woodstock: Hafızalara Kazınan Festival

Editör:
Berrak Akson

Takvimler 15 Ağustos 1969’u gösterdiğinde New York’un küçük bir kasabasında tarih boyunca unutulmayacak bir müzik devrimi yerini almak üzereydi. Tüm ülkeyi saran siyasal ve toplumsal karmaşalardan yorulmuş genç nesil, insanların fikirleri yüzünden ayrımcılığa uğradığı bu sisteme baş kaldırıyorlardı. Birçoğu ünlü ve bu festival ile ünlü olacak olan sanatçıların yer aldığı unutulmaz Woodstock festivali, tüm dünyaya insanların birbirlerini ötekileştirmeden müziğin eşsiz birleştirici gücü altında bir araya gelebileceğini gösterdi.

Birlikteliğin gücünden doğan “Woodstock ruhu”, ayrımcılığa karşı özgürlüğü temsil ediyordu. Yaklaşık yarım milyon gencin barış ve huzur içinde eğlendiği bu dev organizasyon ülkenin karanlık ortamına adeta bir güneş gibi doğmuştu. Gelin tarihe adını altın harflerle yazdıran Woodstock festivaline daha yakından bakalım.

Yeni Bir Festival Doğuyor

Siyasi suikastların ve Vietnam savaşının sarsıcı etkisinden dolayı kaotik bir gündeme sahip olan 1960’lı yılların sonlarında, yükselen hippi dalgasıyla beraber ülkenin birçok eyaletinde düzenlenmeye başlanan rock festivalleri büyük ilgi görüyordu. Müziğe duydukları ortak tutku etrafında birbirlerine güçlü bir şekilde bağlanan iki tecrübesiz girişimci Michael Lang ve Artie Kornfeld için müziğin ve coşkunun hüküm sürdüğü bu festivaller birer vazgeçilmezdi. Çatışmaların, ayrımcılığın ve kaosun hüküm sürdüğü bu yıllarda savaş karşıtı gençlerin tek isteği barış ve huzur içinde birleşebilmekti.

Müzik dünyasını yakından tanıyan iki arkadaş, gençlerin bu barış çağrısına kulak vermek istediler. Dönemin ünlü yıldızlarını bir araya getirerek Wallkill, New York‘da bir festival düzenleme fikriyle genç yatırımcılar olan Joel Rosenman ve John Roberts’ın kapısını çaldılar. Festivalden toplanan parayla bohem sanatçılar topluluğunun önemli seslerine ev sahipliği yapan Woodstock kasabasında bir stüdyo kuracaklardı. Kasabada hiç kayıt stüdyosu olmaması bu genç yatırımcılara büyük bir fırsat sağlıyordu. Manhattan’da halihazırda stüdyosu bulunan Rosenman ve Roberts ise bu fikre pek sıcak bakmadı fakat ünlü müzisyenlerin bir araya getirileceği bir rock festivali düzenleme fikri onları epeyce heyecanlandırdı. 

Önceki festivallerin istenmeyen bazı şiddet olaylarına ev sahipliği yapması sebebiyle yerel yönetim ve bölge halkı festivalin ilk başta planlandığı gibi Wallkill’de yapılmasına izin vermedi. Bunun üzerine büyük bir endişeye kapılan dört gencin elindeki tek seçenek 49 yaşındaki bir çiftçinin mandıra çiftliğiydi. O yıl meydana gelen aşırı yağışlardan dolayı mahsul elde edemeyen Max Yasgur, hayvanlarının besin ihtiyacını karşılayamayacak durumdaydı. Zor durumda olan Yasgur, çiftlik arazisini kiralamak isteyen Lang ve arkadaşlarının teklifini komşularından gelen birçok itiraza rağmen kabul etmek zorunda kaldı. 

Güvenlik Endişeleri 

Düzenlenecek bu yeni festival, eyalet polisinin ve kasaba sakinlerinin güvenlikle ilgili endişeye kapılmasına yol açtı. Michael Lang, katılımcılarına bir kaos ortamı yerine konforlu ve barışçıl bir müzik şöleni sunmak istiyordu. Onun için bu etkinliğin en kritik yönü seyircilerinin festival süresince kendilerini rahat hissedebilmelerini sağlamaktı. Eyalet polisine sunduğu festival sırasında görevi bulunmayan polislerin alanda bulundurulması teklifi kabul edilmedi. Seyircilerinin herhangi bir çatışmaya maruz kalmasını asla istemeyen Lang, olası güvenlik sorununa şaşırtıcı bir çözüm buldu. Müzik ve barış temalı bu festivalin düzeninden, Amerika’nın en uzun soluklu hippi organizasyonlarından biri olan Hog Farm topluluğu sorumlu olacaktı. Barış aktivistlerinden oluşan bu renkli topluluk, güvenliğin yanı sıra yemek ve içecek organizasyonuna da yardımcı olarak insanların keyifli bir etkinlik geçirmesini sağlayacaklardı.

İlk başta 50.000 kişilik bir festival planlayan Lang ve Kornfeld, halka duyurulduktan sonra büyük bir ilgiyle karşılaşınca organizasyon planlarında 200.000 kişinin eğlenebileceği yönünde düzenlemeler yaptılar. Ancak yapılan tahminler boşa çıktı. Festivalin başlamasına birkaç gün kala bilet alamayan kalabalık gruplar ülkenin her yerinden etkinliğin gerçekleşeceği New York’un küçük kasabası Bethel’e akın etmeye başladılar. Kasaba girişinde uzun kuyruklar oluşturan bu kalabalık, alana ulaşmak için her yolu deniyordu. Daha organizasyon başlamadan festival alanına yerleşen yaklaşık 50.000 kişi, Johnny Roberts’ın endişelenmesine yol açtı. Gelmekte olan devasa kalabalığı da göz önüne alan Roberts, olası bir karışıklığın önüne geçmek için o güne kadar yaklaşık 180.000 bileti satılan festivalin ücretsiz olduğunu duyurdu. Festival başladığında ise alanda yaklaşık 500.000 insan bulunuyordu.

Ve Şov Başlıyor

Richie Havens

Festivalin başlayacağı cuma günü geldiğinde olumsuz hava koşulları ve binlerce aracın meydana getirdiği sıkışık trafik yüzünden o gün sahneye çıkacak çoğu sanatçı festival alanına ulaşmakta zorlandı. Yoğun bir şekilde yağan yağmur ses sisteminin kurulumunu zorlaştırırken lojistik eksiklikler sebebiyle festivalin açılışını yapması gereken sanatçılar hâlâ bölgeye gelememişlerdi. Bunun üzerine organizatörler zor ulaşım koşulları sebebiyle alana ancak helikopterle gelebilen Richie Havens’dan açılışı yapmasını istediler. Ve böylece o ana kadar kitleler tarafından ismi çok bilinmeyen bu yetenekli sanatçı, hafızalara kazınan açılış performansıyla bir Woodstock ikonu haline gelecekti. 

Coşkulu bir açılışla başlayan festivalin ikinci ve üçüncü gününde katılımcıları Janis Joplin, The Who, Jefferson Airplane gibi yetenekli müzisyenlerin yanı sıra daha endüstriye yeni adım atmış olan Santana grubu bekliyordu. Tüm zamanların en başarılı gitaristlerinden biri olan Carlos Santana’nın liderliğinde kurulan Santana grubu, o tarihlerde henüz ilk albümünü bile yayımlamamıştı. Bu genç grup Woodstock sahnesinde ortaya koyduğu müthiş performansı sayesinde şöhret dünyasının kapılarını aralamış oldu. Grubun bateristi Michael Shrieve‘in Woodstock performansı halen rock tarihindeki en iyi bateri performanslarından biri olarak yerini korumaktadır.

Tüm endişelere rağmen Woodstock’da herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmadı. Tüm festival boyunca ikisi aşırı doz uyuşturucu diğeri ise çimlerin arasında yatarken üstünden traktör geçmesi sebebiyle yalnızca üç kişi hayatını kaybetti. Ayrıca kaynaklara göre festival sırasında üç bebek dünyaya geldi. Beklenenden çok daha fazla katılımcının olması sebebiyle hazırlanan yemeklerin tamamı ilk gün tükendi. Bunun üzerine Amerikan hükümeti, uçaklarla bölgeye yemek ve medikal malzeme gönderdi. Ayrıca festival sırasında çekilen belgesel 1971 yılında Oscar Ödülleri’nde En İyi Belgesel ödülünü kazandı.

Bir Efsanenin Sonu

Jimi Hendrix

Organizatörler, ulaşım problemleri nedeniyle takvimi yaklaşık yarım gün ileriye kaydırılan festivale görkemli bir finalin yakışacağını düşündüler. Barış ve birliktelikle geçen üç günün ardından dördüncü günün sabahı, Usta sanatçı Jimi Hendrix Amerikan Milli Marşı’nı kendi tarzında söyleyerek hafızalardan silinmeyecek bir kapanış performansına imza attı. Böylece Woodstock, tüm zamanların en ikonik anlarından birine ev sahipliği yapmış oldu.

Dünyaya umut ışığı olan bu organizasyon yıllar boyunca bir sürü festivale ve etkinliğe ilham olmuştur. Yapılan çalışmalara rağmen bugüne kadar düzenlenen festivallerin hiçbiri Woodstock festivalinin yanına yaklaşamamıştır. Otuzuncu yıldönümü şerefine 1999 yılında ikinci defa büyük umutlarla düzenlenen Woodstock festivali, meydana gelen şiddet ve cinsel taciz olaylarından dolayı tam bir hayal kırıklığı olmuştur. Bunun üzerine 2019 yılında ellinci yılı şerefine tekrar bir etkinlik düzenlenmek istense de 1999 yılındaki dehşet veren olaylar organizatörlerin bu fikirlerinden vazgeçmesine sebep oldu. Tarih boyunca benzerine rastlanılmayan bu eşsiz festival özgür ruhların mücadelesini diğer kuşaklara aktarmayı sürdürmektedir.


Kaynakça:

  • BBC News Türkçe. “Woodstock: 50 Yıldır Unutulmayan Festival”. Web.
  • Yol Ve Macera. “1969 Woodstock: Tüm Zamanların En Büyük Müzik Festivali”. Web.
  • Webtekno. “En Kalabalık ve Çılgın Müzik Festivali: 1969 Woodstock”. Web.
  • Britannica. “Woodstock”. Web.
Nurgül Ünal
Nurgül Ünal
not fragile like a flower, fragile like a bomb

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Editor Picks