18. yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan Aydınlanma Çağı, beraberinde liberalizmi de getiriyordu. Bu dönemde Avrupa’da tüccar sınıfı ekonomik olarak güçlense de, ruhban veya aristokrat sınıfları kadar imtiyazlı değillerdi. Diğer üst sınıflarca hor görülen ve entelektüel olarak aşağılanan tüccar sınıfının yönetimde hak iddia etmesi için monarşilerin zayıflaması lazımdı. Zaten Fransız İhtilali’nin de en büyük sebeplerinden biri, tonla vergi vermesine rağmen herhangi bir siyasî temsilcisi olmayan orta sınıfın temsiliyet hakkı istemesi değil miydi? Bu yüzden Avrupa’nın 18. yüzyıldan sonraki gidişatına baktığımızda, istikrar ve devamlılık gerektiren demokrasinin kapitalizme elverişli bir ortam sunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer bir deyişle, demokrasinin ya da bir anayasanın varlığı, proleter sınıfın hak talep edebilmesine ve sistemin kanallarında biriken baskıyı hafifletebilmesine imkan sunan görece kullanışlı bir mekanizma bütünüdür. Bunu 1789 İhtilali ve Napolyon sonrası Avrupa’daki temsiliyet hakkı arayışlarının artmasından veya 1848 devrimlerindeki o politik havadan çıkarabilmek mümkündür.
İmparatorluklar ise proleter sınıfta biriken o enerjiyi veya baskıyı yönlendirmek için bahsedilen mekanizmalardan yoksundur. Bu da demek oluyor ki imparatorluklardaki köklü değişiklikler devrim yoluyla şiddetli bir şekilde gerçekleşme eğilimindedir. Bunların nedenleri de az çok tahmin edilebilir boyuttadır: proleter sınıfta biriken ve yukarıya aktarılamayan yoğun enerji, temsiliyet hakkının veya anayasanın olmaması gibi gibi. Fakat İngiltere, bu konuda Avrupa’nın geneline nazaran daha farklıdır. 19. yüzyıla geldiğimizde İngiltere, işçi sınıfında biriken tansiyonu daha reformist bir düzeyde halledebilmesi için belli başlı kanallara sahipti. Meclise yollanan milyonların imzaladığı dilekçeler ile İngiliz işçisi, mecliste temsiliyet hakkını aramaktaydı ancak bu demek değildi ki her şey güllük gülistanlık barış içinde gerçekleşti. Çartizm Hareketi ile Birleşik Krallık‘ta son kez büyük bir silahlı ayaklanma gerçekleşti ve yine son kez birilerine Orta Çağ’dan kalma vahşet dolu “asılma, sürüklenme ve dörde bölünme” (İng: be hanged, drawn and quartered) cezası verildi.
Sanayi Devrimi, Şehirleşme ve İşçi Sınıfının Bilinçlenmesi

18. ve 19. yüzyıl şehirlerinin iç karartıcı olduğu doğrudur ancak şehirleşme, İngiltere’deki önemli demokratik hakların kazanımına çok büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Kısa sürede basit bir köyden dünyanın en büyük merkezlerinden birine dönüşen Manchester gibi şehirlerin hızla büyümesi ise aşırı nüfusluluk, hastalık ve hijyensizlik gibi problemleri beraberinde getirmiş olsa da, bu şehirlerde oldukça kritik iki önemli olumlu gelişme yaşanmıştır.
Bunlardan ilki eğitim idi. Taşrada eğitimden söz etmek zordu zira toprak sahipleri işçilerinin her şeyini kontrol edebilme yetisine sahiptiler. Tabi ki buna eğitim unsuru da dahildi. Bu işçiler şehirlere göç ettiklerindeyse daha farklı bir yaşam onları beklemekteydi; kitaplara, gazetelere ve radikal fikirlere erişmeye başladılar. Dahası, bu fikirleri paylaşmak ve konuşmak için her zamankinden daha büyük kitlelere sahiptiler.

İkinci gelişme ise, bu büyük kitle muhabbetine bağlı olarak daha çok idrak ve bilinçlenme ile ilgiliydi. Şehre göç eden ve orada hayatına devam eden işçiler, orta ve üst sınıflardan sayıca ne kadar da fazla olduklarını belki de ilk kez fark etmeye başlamışlardı. Yani şehir, işçilerin kolektif potansiyellerini fark edebilmesine olanak sağlamıştı.
Bunlar, işçilerin kendilerine olan güvenlerini arttırmalarına sebep oldu. Daha adil bir toplum arayışında olanlar, fikirlerini nasıl pratiğe dökebileceklerini planlamak için buluşmaya başladılar. İş yerlerinde ve hayatta maruz kaldıkları problemleri ve eşitsizlikleri fark edenler, daha iyi hayat koşullarına ve günümüz Britanya‘sında demokratik haklar olarak görülen şeylerin kazanımına yönelik taleplerini ifade etmeye başladılar. Bütün bu sebepler, 19. yüzyıl İngiltere’sinde Çartizm Hareketi’ni doğurdu. (Radical History)
Çartizm Hareketi’nin Doğuşu

1832 Büyük Reform Yasası (İng: The Reform Act 1832) ile yürürlüğe giren reformlara rağmen, birçok işçi sınıfı mensubu insan hala oy hakkından mahrumdu. Esasında bu yasa orta sınıfa fayda sağlamış, işçi sınıfının siyasî temsiliyet sorununa hiçbir çözüm getirememişti.
Neticede 1830’ların sonuna geldiğimizde, Galler ve İngiltere’de yalnızca beş erkekten biri oy kullanma hakkına sahipti ve bu kişiler de, tahmin edilebileceği üzere, çoğunlukla zenginler veya orta sınıf toprak sahipleriydi. Kötü iş koşulları, düşük maaşlar ve işsizlikle uğraşan işçi sınıfı ise herhangi bir temsiliyet hakkına hala sahip değildi.
1838-1848 yılları arasında Britanya’da meydana gelen ve o dönemdeki ekonomik sıkıntılara ve eşitsizliğe bir tepki olarak ortaya çıkan Çartizm Hareketi ise bu temsiliyet sorununu ortadan kaldırmayı, siyasi reformlar gerçekleştirmeyi ve uzun yıllardır süren adaletsizliklerle mücadele etmeyi amaçlamaktaydı.
1838 Halk Bildirgesi Neyi Amaçlıyordu?

“Çartist“lerin adı 1838 Halk Bildirgesi’nden (İng: People’s Charter of 1838) gelmektedir. 1838’de, William Lovett ve Francis Place adlı iki eğitimli radikal tarafından Londra İşçi Birliği (LWMA) adına bir halk bildirgesi hazırlandı. Bu bildirge, Chartistlerin Britanya’da adil bir seçim sistemi olması için gerekliliğine inandıkları altı temel noktayı ayrıntılı olarak açıklayan bir belge işlevi görmekteydi.
Bu bildirge; erkeklere 21 yaşında oy hakkı tanınmasını, oyların bölgeler arasında adil bir şekilde değerlendirilmesini sağlamak için seçim bölgelerinin eşit büyüklükte olmasını, sadece toprak sahipleri ve zenginler değil; aynı zamanda işçiler de seçimlerde boy gösterebilsin diye milletvekillerine maaş bağlanılmasını, her sınıfa mensup insanı seçime sokabilmek için milletvekillerinde herhangi bir mülkiyet şartının aranmamasını, insanların istedikleri gibi oy verememesine ve ev sahiplerinin aksine oy kullandıkları için evlerini kaybetmelerine engel olunması amacıyla gizli oy verme usulünün yürürlüğe girmesini ve yedi yılda bir yapılan parlamento seçimlerinin yıllık yapılmasını talep etmekteydi.
İşçiler Çartizm Hareketi’nin Arkasında Birleşiyor, Parlamentoya Yollanan Milyonlarca Dilekçe Reddediliyor

Çartizm Hareketi, bu altı maddeyi destekleyen İrlandalı Feargus Edward O’Connor‘ın güçlü ve enerjik liderliği altında ülke çapında bir üne erişti. Şubat 1839‘da Londra’da bir araya gelen Çartist grubu ise, Parlamento’ya sunulacak bir dilekçe hazırlamak için toplandı. Parlamento talepleri görmezden gelmesi halinde “gizli tedbirler” alınacağı bildirilerek bir göz dağı verildi ancak saldırganlık seviyeleri aynı olmayan temsilciler, bu “gizli tedbirler”in nasıl bir biçimde olması gerektiği konusunda hemfikir değillerdi.
Topluluk, Mayıs ayında Birmingham’a gitti ve burada çıkan ayaklanmalar, Çartistlerin ılımlı liderleri Lovett ve John Collins‘in tutuklanmasına yol açtı. Topluluğun geri kalanı Londra’ya döndü. Haziran’da ise Avam Kamarası’na 1.3 milyon imzalı bir dilekçe sunuldu ancak parlamento üyeleri onlarla görüşmeyi reddetti. Parlamentonun bu tutumu huzursuzluğa yol açsa da yetkililer tarafından kısa sürede bastırıldılar.

1842 yılının Mayıs ayında ise Avam Kamarası’na ikinci bir dilekçe daha sunuldu. Bu sefer toplanan imza sayısı üç milyonu aşmaktaydı. Fakat bir kez daha reddedildiler, bu da huzursuzluğun ve tutuklanmaların tırmanmasına sebep oldu.
10 Nisan 1848’deki son Çartist dilekçesinde ise altı milyon gibi devasa bir sayıda imza bulunmaktaydı. Çartistler, bu dilekçeyi Londra’daki Kennington Common‘da düzenlenecek barışçıl bir mitingin ardından Parlamento’ya sunmayı amaçlıyorlardı. “Illustrated London News” gazetesinin 15 Nisan 1848 tarihli sayısına göre, “düzeni korumak için tetikte bekleyen yüz elli bin özel polis memuru, işe yaramayan coplarını kavrayarak sokaklarda teftişteydiler, hiçbir düşmana denk gelmediler.” Bu mitinge on beş bin Çartist’in katıldığı söylenmekteydi. Protesto başarılı olamadı ve yolladıkları dilekçe yine reddedildi. Her şeye rağmen gerçekleşen başarısızlıklar, Çartizm Hareketi’nin sonunu getirmiş oldu. Ayrıca bu son dilekçe alay konusu oldu zira, yaklaşık iki milyona yakın sahte imza olduğu iddia edilmekteydi. Bu sahte imzalardan en ikoniği ise Kraliçe Victoria’nınki idi. Çartist topluluklar 1850’lere kadar devam etti ancak büyük kitlelerden yoksundular. (The National Archives)
Çartizm Hareketi Esnasında Britanya’da Gerçekleşen Ayaklanmalar
Bu harekete muhalif olanlar; Çartistlerin sadece Parlamento ile alakalı değişikliklerle ilgilenmediklerini, aynı zamanda onların aslında bir ihtilal amaçladıklarını da düşünmekteydiler. Ayrıca, şiddetten yana olmadıklarını söyleyen Çartistlerin aslında ülke çapında bir başkaldırı furyası yaratmış olduğuna inanmaktaydılar.
1820-1830 Arasında Gerçekleşen Avrupa’daki Ayaklanmalar
Britanya‘da gerçekleşen ve yazının ileri kısımlarında aktarılacak olan şiddetli eylemlerin tek sebebini Çartizm Hareketi’ne yıkmak elbette doğru değildi zira o dönemlerde Avrupa, liberal ve milliyetçi ayaklanmalar ile kaynamaktaydı. 1821’de Batı düşüncesinin kalbi olan Yunan topraklarında Osmanlı’ya karşı bir bağımsızlık mücadelesi başlamış ve 1825’de Rus Çarlığı’ndaki Aralıkçılar İsyanı ile liberal Rus subayları Çar I. Nikolay‘ın otokratik yönetimine meydan okumaya çalışmışlardı. Mutlak monarşiyi Fransa’ya yeniden getirmeyi amaçlayan X. Charles‘ın istibdat politikaları ise tahttan çekilmesine sebep olacak 1830 Temmuz İhtilali‘ni doğurmuştu. Fransa’daki Temmuz İhtilali’nden etkilenen Belçikalılar, Hollanda yönetimine karşı ayaklanmış ve Kral I. Leopold liderliğinde bağımsız bir anayasal monarşi kurmuşlardı. Avrupa’da yaşanan bu bütün çatışmalar, neticede Çartizm Hareketi vasıtasıyla Britanya’da da körüklendi ve bir dizi çatışmanın yaşanmasına sebep oldu.
Newport Ayaklanması (1839)

Çartistlerin başlatmış olduğu en ünlü ayaklanmalardan biri olan Newport Ayaklanması, Galler‘deki son büyük çaplı silahlı ayaklanma olmasına ek olarak aynı zamanda Çartistlerin gerçekleştirmiş olduğu en şiddetli eylemdi.
4 Kasım 1838’de gerçekleşen ayaklanma, şehrin Westgate Oteli‘nde hapsedilmiş olan Çartistleri serbest bırakmak amacıyla John Frost, Zephaniah Williams ve William Jones öncülüğündeki yaklaşık üç ila beş bin kadar kişinin yürüyüşüyle başladı. Frost’un destekçileri Blackwood‘dan, Zephaniah Williams’ın destekçileri Ebbw Vale‘dan ve William Jones’un grubu ise Pontypool‘dan gelmekteydi.

Daha sonra Newport’ta birleşen ve sayılarının on bine dayandığını düşünülen Çartist işçiler, şehir merkezindeki Stow Tepesi‘nden Westgate Oteli’ne doğru yürüdüler. Ardından orada bulunan orduya mahkumları serbest bırakma çağrısında bulundular. Sonrasında iki tarafın birbirine ateş açması sonucu ortalık bir anda savaş alanına döndü. Oteldeki askerler sayıca az olsa da direnişi püskürtmeyi başardılar. Yarım saatlik çatışmanın ardından ise yirmi iki Çartist hayatını kaybetti ve yaklaşık elli kişi de yaralandı.
Yaşanan bu silahlı çatışma sonucu yaklaşık iki yüz Çartist tutuklandı. Üç lider ise vatana ihanetten suçlu bulunarak Orta Çağ’dan kalma zalimce bir yargı yöntemi olan “asılma, sürüklenme ve dörde bölünme” (İng: be hanged, drawn and quartered) cezasına çarptırıldılar. Newport Ayaklanması’ndan sorumlu bu üç lider, Britanya tarihinde bu cezaya çarptırılan son kişilerdi fakat bazı kesimlerin itirazı üzerine verilen ceza Avustralya’da ömür boyu sürgüne çevrildi.
Ayaklanmanın ardından Çartist Hareketi Newport ve çevresinde varlığını sürdürmeye devam ettiyse de hiçbir zaman eskisi kadar güçlü ve ciddi bir tehdit olamadılar. (BBC Bitesize)
Stockport Saldırıları (1842)

Doyle ve Ellis‘in önderliğindeki yirmi bin işsizden oluşan güruh, yiyecek bir şeyler bulma maksadıyla Stockport‘taki düşkünler evine (İng: Workhouse. Eskiden İngiltere’de çok fakir insanların yiyecek ve barınma karşılığında çalıştıkları yer) bir saldırı düzenledi. Kalabalığa hitap eden protestocular, içinde bulundukları bu kötü koşullardan o dönemde iktidarda olan İngiliz Muhafazakar Partisi‘ni (İng: Tories), İngiliz Kilisesi‘ni ve piskoposlarını sorumlu tuttular.
Hyde’dan Stockport’a doğru hareket eden isyancıların sayıları şapka fabrikalarından ve matbaalardan işçileri çıkarmaları sonucu giderek arttı. Shaw Heath caddesindeki düşkünler evine saldırmadan önce hem fabrika sahiplerini hem de dükkan sahiplerini gasp ettiler. Altı yüz yetmiş iki adet yedi kiloluk somun ekmek ve önemli miktarda bakır para çaldılar.
Polis memurlarından, süvari alayından ve düzenli ordu erlerinden oluşan bir hükümet gücü; kalabalığı bastırarak onların kırk liderini yakaladılar ve altı ay sonraki duruşmada yargılanmaları için onları göz altına aldılar. (Allingham)
Diğer Ayaklanmalar

O yıllarda İngiltere’deki bu iki önemli işçi ayaklanmasına ek olarak Manchester’da işçiler maruz kaldıkları maaş kesintilerine karşı protesto düzenledi. Ayrıca, 1842 yazında Lancashire, Yorkshire, Midlands ve İskoçya‘nın bazı bölgelerinde bir dizi grev meydana geldi. Maaş kesintileri ve Çartistlere destek vermek, bu grevlerin ve ayaklanmaların ana motivasyonlarıydı. 1848 yılına geldiğimizde işçilerin durumu hala kötüydü ve Fransa’daki ihtilal haberleri, İngiltere’de siyasi reformlara yönelik talebi ve ilgili yeniden arttırdı. Bu da daha önce bahsettiğim üçüncü ve son Çartist dilekçe kampanyasının meydana gelmesine sebep oldu.
Çartizm ve Kadın Hakları

Önde gelen bazı Çartistler kadınlara da oy hakkı verilmesi gerektiğine inansa da, bu konu hiçbir zaman Çartistlerin gündemine gelmedi. Aslında Halk Bildirgesi’nin ilk taslağında, oy hakkının kadınları da kapsamasını talep eden bir madde bulunmaktaydı. Fakat, bazı üyeler bu adımı fazla “radikal” gördü ve bunun erkeklerin oy hakkı mücadelesine ket vuracağını düşündü. Yine de, başarılı olsalar bile oy hakkı kazanamayacaklarını bilmelerine rağmen, Çartist Hareket’in içinde çok sayıda kadın bulunmaktaydı.
Örneğin Galler’de, binin üzerinde Monmouthshire’lı kadın 1839’da Parlamento’ya iletilecek dilekçeye imza atmıştı. Britanya genelinde, dilekçedeki imzaların beşte biri kadınlara aitti. Dahası, Mary Brewer adlı kadın Newport’taki meşhur bir Çartist örgütçüydü. Zephaniah Williams’ın eşi Joan Williams da Blaina‘daki Royal Oak çevresindeki kadınlara yönelik toplantılar düzenledi. (BBC Bitesize)
Gül Nida Yıldırım’ın o dönemlerdeki kadın hakları mücadelesini anlattığı yazısı için tıklayınız
Çartizm Hareketi Başarısız mı Oldu?: Çartizm Sonrası Britanya’daki İşçilerin Durumu ve Demokratik Hakların Kazanımı

Britanya’daki yeni sanayi ve politik düzeninin adaletsizliklerine karşı protestodan doğan ilk hareket olan Çartizm’in destekçileri yakın gelecekte emellerine ulaşamadılar. Çartistlerin en popüler ve nüfuzlu olduğu dönemde, daha önce yazıda aktarılmış olan Çartistlerin talep ettiği altı demokratik maddenin hiçbiri kabul edilmemiş ve yürürlüğe girmemişti. Fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen Çartist Hareket sonraki yıllarda İngiltere’de gerçekleşecek reformların oluşmasına olanak ve zemin sağlamış oldu.
Bir zamanlar Çartistlerin talep ettiği reddedilen altı maddeden beşi günümüz İngiltere’sinde artık yürürlüktedir. Yirmi bir yaş üstündeki bütün erkeklere oy hakkının tanınması 1918’de gerçekleşti. Gizli oy sistemi 1872’de yürürlüğe girdi. Sadece mülk sahibi olanların milletvekili olabilmesi ise 1858’de kaldırıldı. Milletvekillerine maaş bağlama uygulaması 1911’de yürürlüğe girdi. 20. yüzyıldaki reformlarla da tüm seçim bölgelerinin eşit büyüklükte olması gerçeğe dönüştü.
Çartizm Hareketi kısa vadede başarılı olamasa da, günümüzde normal ve olağan varsayılan bazı demokratik hakları yüzyıllar öncesinde mücadele veren Çartistlere atfetmek kaçınılmazdır.
Çartizm Sonrası İşçi Ayaklanmaları ve Grevleri

19. yüzyılın sonlarında artık çok sayıda demir-çelik fabrikası işçisi de dahil olmak üzere yarı vasıflı işçilerin örgütlenmesiyle daha militan bir “yeni sendikacılık” ortaya çıkmıştı. John M. Merriman‘ın aktardığına göre 1848’de Londra’da yapılan son Çartist yürüyüşünden bu yana ilk kez, 1887 yılında, İngiliz işçiler işsizliği ve hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla sokaklara döküldüler. Sayıları fazlaydı. Kara Pazartesi olarak geçen 13 Kasım’da ise Londra’nın merkezindeki “kızıl korku” nedeniyle dükkan sahipleri kapılarını kapattı. Bu tarz bir olay yine 1848’den bu yana ilk kez yaşanıyordu. (701)
1889 yılına geldiğimizdeyse, yaptıkları grev sonucu sekiz saat mesaiyi garantileyen Londra’daki gaz işçilerinin zaferinin ardından tersane işçileri de asgari ücret için grev yaptılar. Liderleri Ben Tillett (1860-1943) Bristol’de doğmuştu ve daha yedi yaşındayken bir tuğla fabrikasında kil kesmeye başlamıştı. Bir süre sonra oradan kaçmış ve bir akrobat olarak İhtiyar Joe Barker’ın Sirki‘nde (İng: Old Joe Barker’s Circus) çalışmış, daha sonrasındaysa ticaret filosuna ve ardından da donanmaya katılmıştı. Bir tersanede çalışmaya başlayan Tillet, binlerce vasıfsız işçinin katıldığı büyük bir grevde onların örgütlenmesine yardımcı oldu. Beş haftalık grevlerinden sonra tersane işçileri asgari ücrete ve mesai ücret hakkına kavuştular. Tillett’in tersane işçileri sendikası kısa sürede otuz bin üyeye kadar ulaştı. (Merriman, 701)
Kaynakça
Merriman, John. A History of Modern Europe: From the Renaissance to the Present (New
York: W. W. Norton and Company, 2010), Chapter 15, 684–705.
Allingham, Philip V. “Attack on the Workhouse at Stockport (1842 Riots).” The Victorian Web.
Learning Academy. “The Chartist Movement | AQA A Level Politics.” YouTube.
Radical History. “The Last Armed Rebellion in Britain | The Newport Rising.” YouTube.
“The Chartist Movement – Humanities History Age 11-14 – BBC Bitesize.” BBC Bitesize, 29 Eylül. 2023.
“Chartism” Encyclopædia Britannica, Encyclopædia Britannica, inc.
“The Chartist Movement – UK Parliament.” UK Parliament.
“What was Chartism?” The National Archives.