Suat Derviş, yazın hayatının ilk yıllarında eserlerinde bireysel konulara ağırlık vermiş, gazetecilik kimliği sayesinde yaşamın gerçekliği ile yüz yüze gelmiş ve zamanla toplumcu gerçekçi edebiyatın en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. 1905-1972 yıllarında yaşamış olan Suat Derviş, İstanbul’un Çamlıca semtinde, büyüleyici ve eşsiz bir manzaraya sahip küçük, sevgi dolu bir köşkte dünyaya geldi. Soylu bir aileye mensup olan Suat Derviş, alanının en iyisi olan mürebbiyelerden özel dersler aldı. 1919-20 yıllarında çok sevdiği ablasıyla birlikte şan ve piyano dersleri almak üzere Almanya’ya gönderildi. Ancak edebiyata olan yoğun ilgisi sebebiyle Edebiyat Fakültesi’ne kaydı yaptırıldı.
Suat Derviş‘in yazın hayatı, aile dostları Nâzım Hikmet‘in desteğiyle Alemdar dergisinde yayımlanmış olan Hezeyan başlıklı şiirle başlamıştır. İlk romanı tüyler ürperten ve akıcı bir üslupla yazdığı Kara Kitap‘tır. Bu eseri Hiçbiri (1921) adlı romanı izler. Paris’te kaleme aldığı çok sevilen Fosforlu Cevriye adlı romanı da edebiyat tarihimizde önemli bir yere sahiptir. Dönemin önemli gazetelerinde yazılarını yazarak gazetecilik dünyasına da ilk adımlarını atar. 1940-41 yılları arasında yayımlanan Yeni Edebiyat Dergisi onun yönetimi altında çıkmıştır.
1. Kara Kitap (1920)

Romanın ana karakteri Şadan ölümcül hastalığa yakalanan zavallı bir kızdır. İçinde yaşama sevinci barındırsa da ölüm karşısındaki çaresizliği de derinden hissetmektedir. Yazarın bu kitapta, ölüm ve yaşam arasında bir tezatlık kurduğunu görmekteyiz. Romanın bir diğer önemli karakteri olan Hasan ise halasının oğludur. Kambur ve cüce olarak tasvir edilen Hasan, Şadan’a derin duygular besleyen karamsar bir gençtir. Ölüm, çaresizlik, aşk gibi konuların işlendiği bu romanda romantizm akımının etkilerini görmekteyiz. Ayrıca romanda yapılan esrarlı, karanlık kasvetli ve ürkütücü mekan tasvirleriyle gotik bir atmosfer oluşturulmuştur.
2.Lades (1922)

Feminist bir kadın olan Sabiha‘nın bir gününü anlatan bu hikâyede, kadının isterse zekasını ve çevikliğini sosyal hayatta mükemmel bir şekilde kullanabileceğini gözler önüne serer. Sabiha erkeklerle rekabet eden, kadın erkek ilişkilerini açıkça sorgulayan bir kadındır. Suat Derviş’in toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yaptığı bu öykü aynı zamanda yazarın feminist duruşunu da net bir şekilde yansıtır.
3. Ne Bir Ses…Ne Bir Nefes… (1923)

Kendisinden yaşça küçük bir kadınla evlilik yapan Osman, her gece rüyasında genç ve güzel karısının başka bir adamla birlikte olduğunu görür. Bu adamın çok geç kavuştuğu oğlu Kemal olduğuna kendini inandırmaya başlar. Bu durum Osman’ın kendini kaybetmesine ve onları kıskanmasına sebep olur. Gördüğü bu sanrılara daha fazla dayanamayan Osman, cinnet geçirerek oğlu Kemal’i hançerle öldürür. Korku ve gerilimi derinden hissettiren bu roman gotik edebiyatın en önemli unsurlarından biri olan kıskançlık duygusunu ele alır.
4. Buhran Gecesi (1924)

Zehra, insan kılığına girmiş bir şeytanla karşılaşır. Şeytan, çeşitli entrikalarla Zehra’nın aklına girerek, kocasının onu başka kadınlarla aldattığına inandırır. Genç kadın gördükleri karşısında cinnet geçirir ve kıskançlıkla kocasının kalbini elleriyle söker. Şeytanın oyununa geldiğini anlayan Zehra, büyük bir ıstırap içinde canına kıyar. Fakat bile isteye cana kast etmek günah olduğu için lanetlenir ve beyazlı kadın olarak adlandırılan bir hayalete dönüşür. Gotik edebiyatının en önemli özelliklerinden olan korku ve ürperti, bu romanda bir arada verilmiştir.
5. Fatma’nın Günahı (1924)

Romanın baş kahramanı Fatma, kocasının onu tanımadan önce sevdiği bir kadına karşı hâlâ yoğun duygular beslediğini öğrenir ve bu durum karşısında evi terk eder. Sokaklarda bedbaht bir şekilde dolaşan Fatma’yı fark eden ressam Ali onu evine alır. Bu olaylar yaşanırken herkes Fatma’yı aramaktadır. Çocukluğunu beraber geçirdiği Zeynep en sonunda onu bulur ve evlerine götürür. Fatma’nın yaşadığı bu olaydan derinden etkilenen Zeynep de aynı durumla sınanır. Bu duruma katlanmayan Zeynep delirir ve intihar eder. Romanda kaçış unsuru ön plandadır. Karakterler karşılaştıkları güçlükler karşısında mücadele etmektense kaçmayı tercih ederler.
6. Onları Ben Öldürdüm (1933)

Nedret‘in yüzü bir iş kazası sonucu tanınmayacak bir hale gelir. Bu feci hadiseden sonra romandaki karakterlerin gerçek yüzü ortaya çıkar. Karısı yüzüne bakmaz ve onu aldatır. Bu duruma anlam veremeyen kızı annesinden nefret etmeye başlar. Annesine duyduğu bu kin, onu bir düşman olarak görmesine sebep olur. Eser, gotik unsurlar barındırsa da, yazarın bireyden topluma geçiş dönemi arasında bir köprü vazifesi görmektedir.
7. Hiç (1939)

Seza, annesi ve babasını kaybetmiş yatılı okullarda okumuş zavallı bir kızdır. Kendisini büyütenlere yük olmamak için sevmediği bir adamla evlenmiş ve bir çocuğu olmuştur. Kocasının vefatından sonra yaşadığı aşkın hüsranla sonuçlanması ve hemen ardından çocuğunu kaybetmesiyle şekillenen roman Seza’nın intihar etmesiyle son bulur. Bir kadının dramının anlatıldığı bu romanda gerçek hayatın izlerini de görmek mümkündür.
8. İki Kadın İki Aşk (1946)

Macide, sevgi dolu bir ailede büyümüş, müziğe ve sanata ilgisi olan Berlin Konservatuarı Piyano bölümünü bitirmiş bir kadındır. Aşk konusunda umduğunu bulamayan Macide, cinnet geçirerek elini sakatlamıştır. Roman Macide ve kızı Perihan arasındaki çatışmayı konu alır. Eserde, Suat Derviş‘in ablasıyla birlikte Berlin Konservatuarı’nda aldığı eğitimin izlerini görmek mümkündür.
9. Fosforlu Cevriye (1948)

Cevriye, İstanbul’un kirli sokaklarında yaşam mücadelesi veren, toplum tarafından dışlanan bir kadındır. Sık sık karşı karşıya geldiği Galata memurları ona “fosforlu” lakabını takmışlardır. Cevriye’nin başından geçen olayların anlatıldığı bu roman, toplumsal hayatın içinde kenara itilmiş sokak kadınlarını ele alması bakımından önemlidir.
10. Aksaray’dan Bir Perihan (1963)

Perihan, on yedi yaşından beri telefoncu olarak çalışan tek amacı zengin bir aileye gelin gidip sınıf atlamak isteyen bir kadındır. Aynı sigorta şirketinde çalıştığı Nuri‘yi gözüne kestirir ve onunla evlenir. Evliliği boyunca Nuri’ye para kazanması için baskı yapar ve onu yasal olmayan işlere sürükler. Bu eserde Perihan, toplumun kötü gidişatını ve ahlaki çöküntüyü temsil eden bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kaynakça
- Sözlüğü, Türk Edebiyatı İsimler. “Suat Derviş.” (C) 2020, teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/suat-dervis.
- Kaya, Şehriban. “Suat Derviş Romanlarında Kadın Karakterler.” Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi, Jan. 2018, https://doi.org/10.22559/folklor.354.
- Feryal, Saygiligi̇L. “Sokakta Bir Gazeteci: Suat Derviş.” Fe Dergi Feminist Ele, vol. 6, no. 1, Jan. 2014, pp. 18–26. https://doi.org/10.1501/fe0001_0000000108.
- Şahin, Seval, and Tolga Karahan. “A New Contribution to Suat Derviş Literatüre: Ne Bir Ses Ne Bir Nefes.” Rumeli’de Dil Ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi :/Rumeli’de Dil Ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, no. 24, Sept. 2021, pp. 647–60. http://doi.org/10.29000/rumelide.995399.
- Zongur, Asena Yağmur Çelik. “Suat Derviş Külliyatına Bir Katkı: Yeni Şark Gazetesinde Yayımlanan Hikâyeleri Üzerine İnceleme.” Kadın/Kadın 2000 Kadın Araştırmaları Dergisi, cilt 26, sayı 1, Haziran 2025, https://doi.org/10.33831/jws.v26i1.518.
- Berktay, Fatmagül. “YILDIZLARI ÖZGÜRCE SEYRETME HAKKINI SAVUNAN BIR ROMAN: FOSFORLU CEVRİYE.” DergiPark (İstanbul Üniversitesi), Temmuz 2015, dergipark.org.tr/tr/pub/iukad/issue/739/7993.
- MENGİ, NESRİN. “GOTIK BIR ROMAN: BUHRAN GECESI.” Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi :/Çukurova Üversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, cilt 8, no. 2, Aralık 2023, s. 834–46. https://doi.org/10.32321/cutad.1369856.
- Yılmaz, Ayfer. “SUAT DERVİŞ’IN ‘AKSARAY’DAN BİR PERİHAN’ ADLI ROMANINA DAİR BAZI TESPİTLER.” Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt 10, sa. 2, Aralık 2017, s. 23–24. https://doi.org/10.17218/hititsosbil.337082.
- Derviş, Suat. Kara Kitap. İthaki Yayınları:İstanbul,2020
- Derviş, Suat. Onları Ben Öldürdüm. İthaki Yayınları:İstanbul,2022
- Derviş, Suat. Onları Ben Öldürdüm. İthaki Yayınları:İstanbul,2021
- Derviş, Suat. Fosforlu Cevriye. İthaki Yayınları:İstanbul,2013
- Derviş, Suat. Aksaray’dan Bir Perihan. İthaki Yayınları:İstanbul,2014


