Zorlu hayatı, aile bağları, ait olduğu toplumu ve kendisini kabullenme çabalarını eserlerinde görebildiğimiz ünlü Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski eserleriyle tüm dünyanın dikkatini çekmiş ve hala daha yüzyıllar öncesinden bizlere seslenmeye devam etmektedir. İdam cezasına çarptırılması ve hapishanede geçirdiği uzun yıllar hayatının geri kalanını önemli ölçüde etkilemiştir. Yaşamı boyunca maddi zorluklar, sağlık sorunları ve kumar bağımlılığı psikolojisini derinden sarsmış ve eserlerine yansımıştır. 1881‘ de akciğer kanaması nedeniyle hayata veda etmiştir. Dostoyevski‘nin mücadele ile geçen hayatından bizlere bıraktığı eserlerine sizlerle göz atacağız.
1. İnsancıklar
”Ah, ne yapacağım, ne olacak benim kaderim? Çok ağır geliyor benim böyle bir bilinmezlikte olmam, bir geleceğimin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek. Geriye bakmak da korkutucu. Orada hep acı var, bir hatırayla bile kalbim iki parçaya ayrılıyor. Beni mahveden kötü insanlar yüzünden sonsuza dek ağlayacağım..”
Dostoyevski, 11 Kasım 1821‘de Moskova‘da doğmuş, 9 Şubat 1881‘de Saint Petersburg‘da ölmüş olan ünlü Rus yazardır. Dostoyevski, edebi kariyerine 1846’da yayımlanan “İnsancıklar“ adlı romanıyla başlamıştır. Bu roman, ona hemen tanınırlık kazandırmıştır. Dostoyevski’nin ilk romanı olan “İnsancıklar”, acımasız bir toplumda fakir bir kâtibin bir genç kıza karşı olan aşkını anlatır. Trajik bir anlatı olan bu eser, yazarın insan ruhunun derinliklerine olan ilgisini ve toplumun alt sınıflarına duyduğu empatiyi yansıtır. Mektup tarzında yazılan roman, varoluşsal sıkıntılar ve sosyal adaletsizlik temalarını işler.
2. Öteki
”…uyandığına pişman olmuş ve gördüğü rüyaya tekrar dönmek istermiş gibi gözlerini hemen yeniden kapattı.”
“Öteki“, bir memurun kendi doppelgänger’ı (ikizi) ile karşılaşmasını, bunun sonucunda yaşadığı psikolojik çöküşü anlatır. Yakov Petroviç Golyadkin‘in çoklu kişilik bozukluğunu ve travmalarını anlatan bu kısa roman, kimlik ve delilik temalarını işler.
3. Beyaz Geceler
”Harika bir akşamdı; böyle bir akşam insana ancak gençken nasip olur sevgili okur. Gökyüzü öyle yıldızlı, öyle berraktı ki, onu gören kendine sormadan edemezdi: Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor?”
“Beyaz Geceler” adlı bu kısa roman ismini Rusya’nın beyaz geceleri ile meşhur olmasından almıştır. Petersburg‘un beyaz gecelerinde geçen romantik bir hikayeyi anlatır. Hayalperest olan ana karakterin yalnızlığı ve Nastenka‘ya karşı beslediği duygular, Dostoyevski‘nin melankolik ve duygusal anlatım tarzını yansıtır.
4. Ölüler Evinden Anılar
”Burada, bir köşecikte daha yıllarca kalmak zorundayım; hem de hiç istemediğim, hastalıklı duygular içinde…”
Dostoyevski’nin Sibirya’daki sürgün yaşamından esinlenerek yazdığı “Ölüler Evinden Anılar”, bir ceza kolonisi hakkındaki gözlemlerini ve mahkumların yaşamlarını anlatır. Kitap, ceza sisteminin acımasızlığını, hapishane yaşamını ve insan ruhunun dayanıklılığını vurgular. 1849-1854 yılları arasında Sibirya’nın Omsk şehrinde bir hapishanede kalan Dostoyevski yaşadıklarından derin bir şekilde etkilenir ve bunu eserine yansıtır. Bu açıdan kitap otobiyografik özellikler taşır.
5. Yeraltından Notlar
”Söylemek istediğim, belki herkesin yaptığı ama benim yapmamam gereken anlarda, böyle aykırı davranışlarda bulunmam neden ileri geliyordu? Niçin ben iyilik, güzellik, yücelik gibi şeyler konusundaki anlama gücüm arttıkça, bataklığa daha çok gömülüyor ve boğulacak duruma geliyordum?”
“Yeraltından Notlar” adlı bu felsefi roman, isimsiz bir anlatıcının toplumdan ve insanlıktan yabancılaşmasını ve kendisiyle olan kavgasını, içsel çatışmasını işler. Varoluşsal ve toplumsal temaları sorgulayan bu kitap, aynı zamada ana karakterin kendisine duyduğu nefreti anlatır. Kitap, karakterin topluma uyum sağlamaya çalışırken tam aksine yabancılaştığını vurgular. Karakter kendi mutsuzluğunun ve çaresizliğinin farkında olmasına rağmen bu durumu değiştirmek için bir adım atmaz. Yeraltı adamının iç monologları, insan doğasının karanlık ve karmaşık yönlerine dair derin bir sorgulama sunar.
6. Suç ve Ceza
”Raskolnikov kalabalığa alışık değildi; daha önce de söylediğimiz gibi özellikle son günlerde her türlü topluluktan kaçar olmuştu. Oysa şimdi onu insanlara doğru iten gizli bir güç vardı sanki. Benliğinde yenilik duyguları oluşuyor, bu arada da insanlara karşı özlem duyuyordu ruhunda.”
Dostoyevski’nin en ünlü eserlerinden biri olan “Suç ve Ceza“, Raskolnikov adlı bir öğrencinin işlediği cinayeti ve sonrasında yaşadığı psikolojik çöküşü anlatır. Raskolnikov’un içsel çatışmaları ve ahlaki sorgulamaları, eserin temel yapısını oluşturur. Dostoyevski, bu serinde insan ahlakını ve ikilemlerini derinlemesine inceler. Aynı zamanda ekonomik koşulların ve toplumsal normların bireyin ahlakı üzerindeki etkisini de vurgular. Eser, toplumsal ve bireysel eleştirileriyle düşündürücü bir eserdir.
7. Budala
”Anlayabilmesi için, önce kalbi olmalı insanın.”
“Budala“, Prens Mişkin‘in hikayesini anlatır. Mişkin, saf ve iyilik dolu bir adamdır, ancak toplum tarafından yanlış anlaşılır ve trajik olaylarla karşılaşır. Dostoyevski, bu eserinde saflık, ahlak ve insanın karmaşıklığını derinlemesine incelerken, Rus toplumunun sosyal ve ahlaki yapısını da eleştirir. “Budala“, toplumsal beklentiler ve bireysel ahlak arasındaki çatışmaları etkileyici bir şekilde işler. Eser, insan doğasının saflığı ve karmaşıklığı üzerine derin bir analiz sunar.
8. Ecinniler
”Hayır öteki dünyadakine değil, bu dünyadaki sonsuz hayata inanıyorum. Öyle anlar vardır ki, onlara eriştiğinizde zaman bir anda durur, yerini sonsuzluğa bırakır.”
Politik bir roman olan “Ecinniler“, Rusya’daki nihilist hareketleri ve devrimci fikirleri eleştirir. Batı düşüncelerinin Rus toplumu üzerindeki etkilerini inceler. Dostoyevski, ”Ecinniler”i Sibirya’da sürgünden döndükten sonraki dönemde yazmıştır. Eser, 19. yüzyılda Rusya’nın içinde bulunduğu dini sıkıntıları ele almıştır. Roman, siyasi ve sosyal kargaşa içindeki bir toplumun portresini çizer ve toplumsal değişim süreçlerini sorgular.
9. Delikanlı
”İnsanlarda ruh güzelliği yok, olmasını da istemiyorlar. Hepsi mahvolmuş ancak herkes kendi kendi mahvoluşuyla övünüyor.”
“Delikanlı“, genç bir adam olan Arkady Dolgoruky‘nin babası Versilov ile yaşadığı çatışmayı anlatır. Eser, 19. yüzyıl Rus toplumunun içinden geçtiği ideolojik değişikliklerin gölgesinde geçmektedir. Baba ve oğulun fikir ayrılıklarını, toplumsal, ahlaki ve ideolojik tartışmalarını okura sunar. Eser, bireyin kimlik arayışı, babasıyla olan karmaşık ilişkisi ve toplumun beklentileri ile olan mücadelesini işler.
10. Karamazov Kardeşler
”Yakınlarımı nasıl seveceğimi hiçbir zaman bilemedim. Bence özellikle yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur.”
Dostoyevski’nin son ve en etkileyici eserlerinden biri olan “Karamazov Kardeşler”, insan doğası, ahlak, inanç ve aile ilişkileri üzerine derinlemesine bir inceleme sunar. Dostoyevski’nin hayat tecrübelerini içeren bu roman, Fyodor Pavlovich Karamazov ve oğullarının hikayesini anlatır. Ailenin yaşadığı dramı konu alan eser, üzüntülü ve sıkıntılı olay örgüsü ile Karamazov ailesinin üzerinden dönemin Rus toplumunun ve tüm dünyanın sahip olduğu sorunları ele alır ve Dostoyevski’nin ”başyapıtı” olarak klasikler arasında yerini alır.
Kaynakça:
”Dostoyevski”. Biyografya. Web. 07.07.2024
”Fyodor Mihayloviç Dostoyevski”. İletişim. Web. 07.07.2024
”Beyaz Geceler”. İş Kültür. Web. 08.07.2024
”Budala”. Can Yayınları. Web. 08.07.2024